Baharın gelişiydi,
O mâhur sesinin; tıınısı zihnimde.
Muştası ile şenlendi,
imdi baharım meşk ediyor, kalp neşede...
Ki çağrışının sitemleri...
(Vuslata geç kalma deyişindendi,
Gün doğmuş olmalı çoktan...
O zaman; gecenin karanlığı ile vedalaşmalı,
Yavaştan...
Sana çoktan doğdu gün; bahar sabahında yürümektesin...
Çalılıklar arasından bir kedi gülümser sana; günaydın der gibi...
Bende yürümeliyim bahar sabahında...
Nefes alabiliyorsun; hırıltısız.
Derin derin...
Hayata gülümsedin;
Teşhir o natür tabloda; dizi dizi incilerin...
Kolundan çekildi;
İskeletinden sarkmamış etin...
"Kapıyı açmak için mavi ışık düğmesine basınız;
.............saat üçe ramak kala, ................gibi"
....
İşin aslına bakılırsa;
O sessiz filmde,
Ben, aynı ben...
Biraz mahzun,
Biraz şair,
Olabildiğince insan...
Sen, sadece sen,
Biliyor musun?
Kaç gecedir, baskın yiyorum uykumda...
Geleceğini bilsem;
Seni karşılardım kapımda,
Buyur ederdim, ağırlardım...
Ama ne yapalım ki;
Boy aynasında döne döne;
Arap Şükrü alır boyunun ölçüsünü, boyun büker.
Dar paçalı, ince kemerli, belden sık köprülü bi acayip pantolon giyer.
Şalvar tipi baktığınızda zira şalı var, şanı da…
Karşı dükkândan çıkan ve annesinin terliğinden kaçan Çilli Mustafa;
beyhude dil söylemiş,
kelâm etmiş...
yürek demişse;
ne iyi etmiş,
iyi demiş!..
güzel söylemiş...
Korkak savaşçılar var.
Çıkıp da meydanlara;
Süregelen acılarının önüne set koymaksızın,
Hızlı adımlarını,
Ürkek bakışlarının ardına koymakta oldukça cesur olan kokak savaşçılar…
Cesur savaşçılar var.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!