rüzgar estikçe ürperti sarıyordu, gri boşlukları...
hırçın dalgaların kıyıya doğru, kayalara çarptıkça çıkardığı ses;
sol göğsün altına doğru çalınan kemanın,
tellerine dokunan arşeninki ile aynıydı...
ayırt edilemiyordu, artık....
martılar bir sorti uçtuktan sonra sıralarını savmış
Acıyan türküleri söyler,
Çocukluğum hâlâ;
Çivit mavisi, karanfil kokulu,
Kiremit çatılı, o ahşap evin damında...
Akşam ezânı okunur,
Karınca hikâyesi bizimkisi;
Emektar bir karınca, sahnedeki;
Yılgın, yorgun ve bitkin…
Düşünceli ve düşünceli olduğu kadar da endişeli…
Güvensiz bir karınca bizimkisi;
Evet güvensiz!
Mavi gökyüzünden,
Sağanak karların beyaz yalnızlıkları düşüyor, yeryüzüne.
Soğuk ve ayaz saklı bir gün;
Ateşli üşümeler içinde...
Sarkıt buzları, yılışık bir şekilde sarkıp sarkıp sırıtıyor;
Karşıyaka vapurunda gün batımı...
Denizin bitiş çizgisinde kıpkırmızı olmuş güneş,
Terk-i diyar ediyor İzmir'i...
Utanç içerisinde,
Ayıplarını örter gibi....
Deniz suyu kızıla ve de simsiyah bir laciverde dönüşürken;
Kalem tutan eller nasırını almış kederden
Sultanlar ferman neşreder
Fikrîye meşk
Armut sallandıkça ballanır hem
Turuncu kırmızıyı kıskandıkça alevlenir durur...
Sümbül boynun büker, Maral'ına...
Ne desem sana ben şimdi?
Neyi, nasıl anlatsam:
Kimi,
Hainmiş;
Bayrağını, vatanını satar olmuş.
Kıyametin alâmet-i fârikasında
Yer bulan ikiyüzlü sahtekar
Düzenbazlıkla beslenip güçleniyor...
Dünden bugüne
Kült dünyanın kült gerçekleri;
Hava durumu ne diyor?
Yârin gözlerinin yurdundan gelip,
Dudaklarına kadar inen;
Yer yer sulusepken,
Siyah zeytinim, çekirdeğim
Zeytinliğine varmadan;
Kirpiklerinde duruyor, kirpiklerini seviyorum.
En çok da pik uçlarını...
Kıvrımlarına takılıp, kalakalmayı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!