Kader; kavramı insanlık tarihi boyunca neredeyse tüm zamanların en kapsamlı araştırma inceleme konusu olarak zihinlerde ilk sırayı işgal etmiş,kıyametekadar da insanoğlunun merak ve ilgi alanı olmaya devam edecektir.Bu konu oldukça karışık,kompleks,gizemli,şaşırtıcı,girift,ilginç olduğu kadar adeta çözümü zor bir bilmece yada çok bilinmeyenli bir denklem gibidir.Ama,çözümsüz değildir. İnsanoğlunun zihnini en çok yoran nice akılları hayret deryasında boğan konu nedir diye sorulacak olsa,eminim herkes kaza - kader konusu diyecektir.
Kaderin bir çok tarifi yapılmıştır.Alın yazısı,taktir-i ilahi,mukadderat hep kader anlamında kullanılmıştır.Kader olup bitmiş gerçekleşmiştir bu yüzden asla değişmez.
Kaderden kast edilen adetullahın adalet mührü doğrultusunda gerçekleşmesidir.
Kaza; Levh-i Mahfuz da yazılı olan ilahi programdır.
Kaza değişir ama kader asla ve asla değişmez.
Zira,kaza inmekte olan kader ise gerçekleşmiş olup bitmiş işlere denir.
Taze açmış bir gülsün sen ruhumda
Henüz tomurcuksun gülüm sen canımda
Seni sevmelere hiç kıyamıyor aklımda
Aşkın damarlarıma hayat veriyor kanımda
O gül bakışların kalbimde yürek yarası
Kayboldum karanlığında hayat denen uçsuz bucaksız deryanın
Fırtınaya tutulmuş bir gemiyim,dalgalarında bu ummanın
Ya nasip deyip çıkmıştım oysa ben bu yola umarsız
Derin sularında yaşam savaşı veriyorum hayatın mecalsiz
Vakit yakın,yol uzun menzil uzak,her yanım tuzak
Koklamaya kıyamam seni benim eşsiz menekşem
Sen benim hem sevincim hem yasım hem de neş'em
Yağmuru gözyaşın sanıyorum içim üşüyerek
Denizi gözlerin sanıp dalıyorum ürpererek
Enginde seyrediyorum hayalini
Kiprikleri gece bulutu Kamelyalı kadın
Gözyaşlarını gönül ipine, inci gibi diziyor
Dudaklarında eski köhne bir taverna şarkısı
Loş bulvarda kadim yalnızlığına içiyor
Bir vapur kalkıyor sefere vira sonsuzluk son limandan
Kaf-ı gönül Anka’sıyım,her derdin aşinasıyım
Endişeler hasıyım ad oldu insan bana
Niyazi MISRİ
Kaf dağı masallarda anlatılan aşılması zor ve engellerle dolu yüce bir dağdır.”Kaf dağı yolcusuna bir zümrüdü Anka gerekir.”derler.Zümrüdü Anka ise kaf dağını aşmak için gereken efsanevi bir kuştur.Altıyüz bin kanadı olduğu söylenir.Adı olup kendi yok olan Anka kuşu kaf dağı ardındaki
sarayda yaşayan yüce sultana aşık olmuştur.Sultanın sarayına ulaşmak için gece gündüz kanat
Dün kabaran dalgalara bakıp bakıp
Seni aradım köpük köpü sularda dalıp dalıp
Mendirekte kayalıklara oturup seni düşündüm
Günün son ışıklarıyla seni bekledim sahil boyunda
Dilek çeşmesinden güzelliğin akıyordu biteviye
Bir demir dağı delip boynuna almak gibidir
Her kişi aşık olurdu eğer asan olsa
Taşlıcalı Yahya
Aşk,ister mecazi ister manevi olsun oldukça zor,müşkül bir iştir.Şairin dediği gibi bir demir dağı delip boynuna boyunduruk misali geçirmek gibidir.Hatta daha da zordur. Hak ve hakikate aşık olduğu
sarahaten belli olan Taşlıcalı Yahya bu konuda mübalağa etmemiş hatta az bile söylemiştir.
İnsan oğlu hilebazdır kimse bilmez fendini
Her kime iyilik ettiysen sakla ondan kendini
La-Edri
Nefsin yaratılış özelliklerinden biride çeşitli tertip düzen,kurgu oyunlarla amacına ulaşmak ister.
Bir demir dağı delip boynuna almak gibidir
Her kişi aşık olurdu eğer asan olsa
Taşlıcalı Yahya
Şulesine mumun bile güldüğü ateşe ateş demezler. Ateş, pervâneyi yakıp kül eden ateşe derler.
Kaleminiz daim olsun... saygılar
ne kadar farklı bir çalışmaydı usta..ilgiyle okudum..emeğinize sağlık....
Haftanın şairi Nihat Gülle'yi yürekten kutluyorum
başarılı bir şair.
yolu açık olsun
şiir kitabı da hayırlı olsun
not: Şiir adına isminizi eklemeyin efendim.zaten şiir sizin. adınız da var. fazlalık oluyor