Leonardo Da Vinci ve Van Gogh resimlerine -güya zehir zikkimda kaybolmus dünyayi CEVRE TEMiZLiGi adi altinda - sergilendikleri müzeleri ayakta uyutarak duvardaki cerceveyi öldürüp kendi kusnuklarini aktiflestiren etkisiz hale getirme kundakciligi eden serserilik gibi, insanligin kendi yalnizligi kadar uzak ve yabancilasarak biletli giseler ardinda unuttugu bir yerlerde kalmis duygunun düsüncenin ve sanatin canina okuyarak kendini söhretli kilmaktan baska ötesi ilerisi yoktu, tetikleyen sebeplerine pasif silik suskun kenardan kiyidan dikizleyip bakan; kücük kiyametlerin global dounuslu ve pilot projeli otantik ciban kanamasi güncelindeki Ukrayna- Rus savasinda kan revan hortlakliginda yerle bir olmus dünya hayatinin yikik duvarlarina gökten insan ölüleri yagarken cehennemn dibine cakilip kalmak üzere son parantezini takla dönerek geride kalanlara FENOMEN hüneri sergiledikten sonra, ortaligi toplayan kimliksiz aidiyetsiz sablonunu boyayip kacip kayboldu GRAFiTI söhret tüccari Babsi.
Cünkü Ukrayna- Rus savasi ekmegin suyun yasam kavgasi adina söz sahipliligi edip; hakki hukukuyla daha güzel, adil, ilgili, bilgili, saglikli, güvenli, özgür, saygin, kültürlü ve nice nice itibar ve degere insan yiginlarini sokaga döken sebepler ve sorunlar silsilesini cözmek yahut üstesinden gelmek icin insanla yola cikmis yürümüs diuyarli reflekslerin tepkisel reflekslerinden kaynakli degildi. Aksine, tüm GLOBAL soygun sömürü yaratiklarinin dünya kuruldu kurulalidan beri kendi sahsi cikarindan baska hic bir yol kural kanun algi inanc fikir niyet arac ilgi odak madde mana tercih ve secenek tanimayan ; ve keyfinin kiyagina zevkine buyurdugu herseyin tanri katinda yetkiyle bütün hirs ihtiras ve zorbligini kutsayarak itirazsiz kabulünü kosulsuz tüketime mecbur muhtac kilanlarin menfaat üstünlügü paylasim ganimeti noktasinda duygusunu düsüncesini yitirmis GLOBOL FENEMEN gözdesi olma afyonuyla sefaletini ve sürgününü avutup oyalayan insanliga ortaklasa kurgulayip tedavüle koydugu yapay zeka cagina girisin kodes kilit kapisiydi.
Tam da bu baglam ve eksende , gidenlerde Terete `de, `Ücte Üc ` gibileri de yaristiran sunucunun özel konuguyken, Erzurum kentinde okudugu üniversiteye profosör olarak mezun ve mertebelerden birer ikiser yükselip egitimci meslegi yanisirasina, öykü Siir roman yazarliginda her oynattigi kalemi kendine hakkindan geldin, dili yaziyi dize getirmeyi basardin, basardikca da sec begen al ödüllerine doymadigi Nurullah Genc, saatlerce süren `Yollar Dönüse Gider` dedesi baglamindaki savas sürgünü ve esaret yilligini belli ki özel tanitima ihtiyac duydugu, arada repertuardan isteyenlere : „Semsiye kullanmayacagim/ YAGMURDA islanmak da güzel seymis….ben bir SAMANYOLU gezginiyim simdi“ Süslenceleri serpip ciseleerek, anlata anlata bitiremedigi programin konusu ve dedesi baglamindaki bsimi dagitimi coktan yillar evvili yapilmis ROMAN diye adlandirdigi kitabini, -hep öyle olur ya - son dakka sürprizsiz finalde anlasildi ve ortaya cikti ki meger günce tüketim piyasasi vazgecilmezlerinden olan ve MEDYA FENOMENCiLIGiNiN herseye kenardan bakarak yikilan ve bozulan gerek dünya gerek insana dair hicbir nedenselligi nicini hakki haksizligi ne kaleminin ucuna ne duygu düsüncesinin zirnik damlasina bulastirmadan, yazdigi kitabin sinema filmi veya DiZi oyunu olmasi icin kurdugu bütün cevresi ve yetkisi saglam otoritelerden `ben seni yasamadan ölmeyecegim ` siirine dolaysiz ve direk muhatap bakip sponsor aranmaktaymis. ( `Balistik Ateslemeli Babsi Grafiti Fenomen ` basligi altinda yazdiklarimdan )
Tüm yasantisi boyunca ordan oraya degisim dönüsüm calkantilarina kendini birakarak; etkin katilimci müdahale veya sorgulayarak kendi kisiliginin akil fikir bilgi esaret özgürlük ve özgür iradesini yasadigi dünya gercekligine ve toplumsal gel gitlerine aktiflestirip dahil etmek yerine, kendinden öncekilerin disipline ettigi formatlara siginip saklanmanin pasifligini daha kolayci , rahat, yeterli, güvenli, idareli oldugunun tercihini ömrü boyunca yüklenip tasiyan; ve bu yüzden de sadece hep baskalarinin ortaya koydugunu toplayip harmanlayarak kendine darda zorda kaldiginda imdat sireni, firar kanali, sivisma imkani, cayma yöntemi, kaytarma metodu yahut kacis tüneli balaminda yatirim güvencesi olarak gördügü Edebiyat ve Sosyal Bilimler iletisim araclarini, hic bir yerde aradigi huzuru kisiligi karakteri inanci güvenceyi ve aidiyeti bulamadigina savrulup duran gercek kisiliginden kesittir Stefan Zweig`a Tegmen Hofmüller .
Disipline edildigi emanet kisiliksizlikte, kisiligi olmayanin hic bir dayanikli direnci sabri bagisikligi sözü yolu olmayacagi gercekligiyle her oynakliga kaypakligin sürekli verdigi sözden cayan ve sonsuz sinirsiz bilinmezlige kacip kaybolarak yeryüzü hayatini herseyi ve herkesi tarif edemedigi boyali hayal kirikligi ve bulanikligina sifirlayacaginin ic güdülerindeki aklinda hep INTIHAR CIKISINI saglama alan; derinligi tespit edilemeyen depresyon ve kisilik bozuklugu yasamaktadir, Tipki Hofmüller gibi gercek hayatinda Stefan Zweig.
Elbette ki bu travmayi Nazi Zulmünden süründen sürgüne sürüklenisi de bilhassa körükleyip kanatan rol oynamistir. Almancayla yazilan edebiyatin dünya dillerine en cok cevrilip satanlari arasinda yer almasi onun cok gezip cok dolasan gösterisli yasamasini saglamasina ragmen, Tegmenin muhatabi Condor, aslinda Stefan Zweig`in depresyonlarini desip didikleyen onun yöntemlerini kitaplarinda boool bol romanlarin satir araligina serpistirdigi pisiko analist Freud`dur. Ne var ki icindeki ölüyü ancak Brezilya`nin Rio`suna kadar ancak tasiyip sürükledikten sonra, yildigini yoruldugunu geriye biraktigi iki satirlik notla hayatini kendi eliyle bitiren Stefan Zweig, Romandaki Edith`ten baskasi degildir aslinda. ( `Stefan Zweigin Sabirsiz Yüregine Dair 4 ) basligi altinda yazdiklarimdan
…… DEVRi iNSANCA …….. Bir kus cigligi marti dersin Serce dersin, sögüt dersin, merhaba dersin.. Selam sabahin daglardan uyanip zümrüt ormanlara Tozduman bozkirlara yalin ciplak yeller yollar gibi Akarsu yatagindan carsaf carsaf vapurlara ve gemilere deniz Gökyüzünden nasil düser dökülürse topragin kabullendigi oldugu gibu öylece Ekin basaklarinin tirpana gönlünü serdigi gövdesini verdigi Degirmeninde hayatin Devirlerinde insanin Ölümün bile sesi solugu kesilir, kisalir kücülür zaman ve mekan Bizde ne vardiysa sende bizden cok daha fazlasiydi kuslarin sesine Alfabenin kitabina Hatirina hatirasina dünün yarinin Askin sevginin kalbindeki soyumuz künyemiz ve kardesligimizin Suyun ve ekmegin hakkina hayat veren hersey kadar Türkünün ve Türkiye cumhuriyetinin hem onuruna hem de itibarina Yurt olmus yuva kurmus sonsuzluk dersin.. Insan güzeli sevgili Atatürk Yasadigin kalbimizdesin
……. TÜRBÜLANSLI TANTANA …… Bahcede hazan Akvaryumda sazan Gevrek laflardan süslü zibiller geveleyerek Makas vurup araya zikkimin berki rekolteleri sokmayaydi reklam Dallar arasinda eskisini soyunup yeni urbalar dügmelenmeye avcunun icinde Suyla oynar gibi boslugu doldurup bosaltan Gölgeler arkasinda günesi bir gösterip Bir saklayan Kör kuyulara yalvara yakara küsmüs kararmis corak ve verimsiz günün Limanlar kaleler surlar köprüler duraklar hepsi bir yerden bir yere Azi coga sayarak kimsenin kimseyi beklemedigi yüzyillardan daha beter öteye Canaginda kusnuk birikintileriyle araya girmeyeydi reklam Artiz olacaktin.. Harbiden eteklerini öpüp, ayaklarina kapanacakti seni askin bas rolüne Repertuarindaki sec begen al listelerle Dünya alem kursunlara dizilip sevda yüklü kervanlara binecek, Namludan fiskiran sevgi ciceklerini repliklere camasir kiri gibi asip Kutuplasmis katagorili hir gürlesme kavgasinin Örnekten örnege sayisiz sonsuz emsal misal Adnan yücel olsa gerek, Budandikca filiz verdik tohuma gübrelendik öldük dogduk Meyveye calistik isledik, dogduk öldük Renkli tisötünden herkesi memnun eden fiyakali formalar tasiyacak Kötülügünse sitilini pasagini söküp kazidigini sanarak ilhan atilla Ben sana mahkumum Ben sana memnunum Ben sana mecnunum Ben sana mecburum fang fing fonnnnnlayacak Tirtilla kelebek arasibvakte kadar bile süresi sureti olmayan Kemal tahir Kemal yasar Kemal orhan Pamuk orhan…. Dilersen ellerinle bog, dilersen tel örgülerinle sar sarmala Dilersen kulun köpegin agitlarina incit üz kov örsele Dilersen gözlerinin tiksindigi harabeye göm beni dilersen azat et Sürgün sefillere insanliktan cikar, herkes gitsin sen kal Kaptansiz gemisiz tufanlardan yalnizca sen kundaklan Maskeli carsilara protezli hayallerle bol belada Bol intizara Bol cinnet cinayet hikayesinin önü arkasi olmayan Herkes gelsin mendilde kurumus solmus bag sen ol bahar sen Siyahi giyinmis karanligin fitilini fenerini sensiz ölürüm de ölürümlerin Hayirrr bu siir burdan böyle devam edip gitmeyecek Her acizlikten kusursuzluk basarisi ve örnegi dilencilerinin Platonik yeminler kavgalar kahramanliklar mustular müjdeler Badem ciceklerini defne yapraklariyla teleyen gözyasina karisik Ya artir topla beni, ya öldür bitir senin icin cagirdim bu kirlangiclari cünkü Ümit yasar oguzcandi galiba Gözlerin yok mu gözlerin aglayip sizlayarak Evin her yerine senin resmini astim yesilcam repliginden Boynundaki yeri öpmedikce, terletmedikce avuclariyin icini Ölsün varsin bu insan sürüsü korkunc kalabalik Sen hic eskimeyen gökyüzü ol, sen degilsen acag da agac degil Öten kus degil, günes günes degil, olacak is degil hayat.. Vapurlar saatler Ölsün varsin, sadece sen seni sevmek tanrilara tapar gibi Seni severek tanrilasmak Zirvalayip duran felakette yürüyüp gitmeyecek bu siir hayir… Hayir, sagdan soldan catal karam cingenecigim falan.. Pembe ucurtmalarini iremlere cöllere salivermek hüsran hayalcisi Avareyim asudeyim yorgunum vurgunum Erzurum garinda kaybolmus düslerimi kovaliyorum yok bu böyle olmayacak Ipek mendile sar beni, siyah gözlerinde ucur götür Intizarla hercayi dikenle özgürlüge giden tutsagin olayim Takur tukurtularla, Bol sükseli soslu kutsaldan cikip özele kancayi takan genc nurullah Yahut necip nazim Yahut karakoc sezai yahut zarifoglu cahit yahut Ismini sen de bilmiyorsun, sana git desem mi demesem mi Asaf masaf laviniya… Esaretin vebali boynuna sensiz özgürlügün cani cehenneme fakir Fukaraliginda dönüp dolasip.. Ne aclik ne yokluk ne zulüm ne kan Ancak biz kazanacagimiz zaman hallisinasyonlu polyanacigin Türlü türlüsünden dönüp dolasip.. Vurulup düsmüsüm aksamlara kadar kursun yagmurlarinda aska Falan vaad filancadan vaaz, Hayir yok bu siir böyle zikkim yemis Yogun siparisli pesin ödemeli karanlik ve karamsarligin Tam kapasiteli yobaz militanlik kartvizitinden öfkeyle barisik karisik Övgü sövgülerle devam etmeyecek yeter diyecek, Kafidir bu morga bunca hastaligi derdi agidi ve acisi bitmeyen narkoz Uyusturunca bir daha hic uyandirmayan Cigneyip geveledigi kelimeleri asimetrik hokkabazligin söhretine egip büken Ve ebatta boyutta ezikligin kücülebilecegi her cesidini Yalatip yutturdukca günü dününden bin beter getiren Haramin mütakibi, yoklugun ve yoksullugun müsterisi Bile isteye aldanmis Bile isteye kanmis Bile isteye sapmis sizmis alismis uyusmus Sömürülmüs soyulmus bile isteye Cüzdanda olmayan varligi sokaga ve dünyaya ulasip yetismeyen Gösteriye gec kalmamak icin Magazadan eve insan kirpip kesip bicmeye büyüdükce büyüyen Üfürmeden kendini ucuran telli tüylü güz baloncuklari gibi Üstü gözyasi Alti jilet kezzap ahu vah.. Yeter yetisir artik her kisi sebebin de carenin de kendinde oldugunu Umrunda olmayip Kayda degere almayacaksa eger Anlasip uzlasarak sürüneceksen derdi kederi ölümü zulümü Herkese, Herkesten cok Sen bilirsin diyecek..
SONSUZ BAGLILIKLA ve EBEDiYEN TUTKUYLA …… O kadar cok sey degisti dönüstü ki birden bire kadir kiymet tufan kiyamet..Insan onurundan halinden dilinden özünden itibarindan soguyup SAMUEL HUNGTiNGTON ve GRAHAM FULLER kirtasiye kanun kitap numune ve nizamnamesine; hersey O kadar tuhaf, igreti, alalade, üstenci, basinabuyruk, haram, viran, hep birarada dolmus tikanmis ve yükseldikce insanligini ayaklar altina alip ezen silen süpüren binalar kapsülünde hersey; dilden yoksun, iradeden aciz, kültürden azat, iletisimden kurak, kökten esastan kimlikten kisilikten yoksul yitik yabanci; hersey kendine bencil bunak ayri gayri kör kötürüm; ruhunu arayan iskelet tezgahi gibi alimda satiminda kaptirmis giden hirs yaris kin nefret yozlasma yikintilariyla hersey ve herkes o kadar bozuldü berbat oldu ki..
Bir Cumhuriyeti`miz kaldi aklimizda dilimizde mutumuzda günümüzde gündemimizde sevgimizde saygimizda kalbimizde bellegimizde bilincimizde , bir sen sevgili Atatürk, bir de askimiz düsümüz hayalimiz özümüz kökümüz dünya topragimiz kutsal yuvamiz cennet yurdumuz Türkiye.
… ASKA DIPNOT`tur …. Karartma günlerinde her kibrit zifir zindanlarin ayi günesi gibidir. Kendilerinin özel mülkiyeti mahiyetinde alip satanlara sucunu sabikasini saklayip gizlesin diye aklin izini fikrin yolunu cesaretin hayalini ve gücünü; ve haydutmus hainmis haramiymis, hic kimsenin kumbarasina talan tarumar sahsi müstakili degildir bütün dil kültür inanc birikim bellek toprak yurt toplum degerleriyle; söküp cürüge cikarmasi ne mümkün. Hayat denen sonsuz sinirsiz nehirde, yasama sevincini büyütüp besleyen durduraksiz zamana ufku genis.özü sözü huzuru ve ferahligi ölümsüz tutkuyla her güzelligi bizimle özdes; Ülke bizim, Dünya bizim, Insanlik bizim, Sevgi bizim, Kainat bize, gün bize günes bize..Ötesi gayrisi ne mümkün..! Yasattigin mirasi askinla bakisin sevgili Türkiye…!
Leonardo Da Vinci ve Van Gogh resimlerine -güya zehir zikkimda kaybolmus dünyayi CEVRE TEMiZLiGi adi altinda - sergilendikleri müzeleri ayakta uyutarak duvardaki cerceveyi öldürüp kendi kusnuklarini aktiflestiren etkisiz hale getirme kundakciligi eden serserilik gibi, insanligin kendi yalnizligi kadar uzak ve yabancilasarak biletli giseler ardinda unuttugu bir yerlerde kalmis duygunun düsüncenin ve sanatin canina okuyarak kendini söhretli kilmaktan baska ötesi ilerisi yoktu, tetikleyen sebeplerine pasif silik suskun kenardan kiyidan dikizleyip bakan; kücük kiyametlerin global dounuslu ve pilot projeli otantik ciban kanamasi güncelindeki Ukrayna- Rus savasinda kan revan hortlakliginda yerle bir olmus dünya hayatinin yikik duvarlarina gökten insan ölüleri yagarken cehennemn dibine cakilip kalmak üzere son parantezini takla dönerek geride kalanlara FENOMEN hüneri sergiledikten sonra, ortaligi toplayan kimliksiz aidiyetsiz sablonunu boyayip kacip kayboldu GRAFiTI söhret tüccari Babsi.
Cünkü Ukrayna- Rus savasi ekmegin suyun yasam kavgasi adina söz sahipliligi edip; hakki hukukuyla daha güzel, adil, ilgili, bilgili, saglikli, güvenli, özgür, saygin, kültürlü ve nice nice itibar ve degere insan yiginlarini sokaga döken sebepler ve sorunlar silsilesini cözmek yahut üstesinden gelmek icin insanla yola cikmis yürümüs diuyarli reflekslerin tepkisel reflekslerinden kaynakli degildi. Aksine, tüm GLOBAL soygun sömürü yaratiklarinin dünya kuruldu kurulalidan beri kendi sahsi cikarindan baska hic bir yol kural kanun algi inanc fikir niyet arac ilgi odak madde mana tercih ve secenek tanimayan ; ve keyfinin kiyagina zevkine buyurdugu herseyin tanri katinda yetkiyle bütün hirs ihtiras ve zorbligini kutsayarak itirazsiz kabulünü kosulsuz tüketime mecbur muhtac kilanlarin menfaat üstünlügü paylasim ganimeti noktasinda duygusunu düsüncesini yitirmis GLOBOL FENEMEN gözdesi olma afyonuyla sefaletini ve sürgününü avutup oyalayan insanliga ortaklasa kurgulayip tedavüle koydugu yapay zeka cagina girisin kodes kilit kapisiydi.
Tam da bu baglam ve eksende , gidenlerde Terete `de, `Ücte Üc ` gibileri de yaristiran sunucunun özel konuguyken, Erzurum kentinde okudugu üniversiteye profosör olarak mezun ve mertebelerden birer ikiser yükselip egitimci meslegi yanisirasina, öykü Siir roman yazarliginda her oynattigi kalemi kendine hakkindan geldin, dili yaziyi dize getirmeyi basardin, basardikca da sec begen al ödüllerine doymadigi Nurullah Genc, saatlerce süren `Yollar Dönüse Gider` dedesi baglamindaki savas sürgünü ve esaret yilligini belli ki özel tanitima ihtiyac duydugu, arada repertuardan isteyenlere :
„Semsiye kullanmayacagim/ YAGMURDA islanmak da güzel seymis….ben bir SAMANYOLU gezginiyim simdi“
Süslenceleri serpip ciseleerek, anlata anlata bitiremedigi programin konusu ve dedesi baglamindaki bsimi dagitimi coktan yillar evvili yapilmis ROMAN diye adlandirdigi kitabini, -hep öyle olur ya - son dakka sürprizsiz finalde anlasildi ve ortaya cikti ki meger günce tüketim piyasasi vazgecilmezlerinden olan ve MEDYA FENOMENCiLIGiNiN herseye kenardan bakarak yikilan ve bozulan gerek dünya gerek insana dair hicbir nedenselligi nicini hakki haksizligi ne kaleminin ucuna ne duygu düsüncesinin zirnik damlasina bulastirmadan, yazdigi kitabin sinema filmi veya DiZi oyunu olmasi icin kurdugu bütün cevresi ve yetkisi saglam otoritelerden `ben seni yasamadan ölmeyecegim ` siirine dolaysiz ve direk muhatap bakip sponsor aranmaktaymis.
( `Balistik Ateslemeli Babsi Grafiti Fenomen ` basligi altinda yazdiklarimdan )
Tüm yasantisi boyunca ordan oraya degisim dönüsüm calkantilarina kendini birakarak; etkin katilimci müdahale veya sorgulayarak kendi kisiliginin akil fikir bilgi esaret özgürlük ve özgür iradesini yasadigi dünya gercekligine ve toplumsal gel gitlerine aktiflestirip dahil etmek yerine, kendinden öncekilerin disipline ettigi formatlara siginip saklanmanin pasifligini daha kolayci , rahat, yeterli, güvenli, idareli oldugunun tercihini ömrü boyunca yüklenip tasiyan; ve bu yüzden de sadece hep baskalarinin ortaya koydugunu toplayip harmanlayarak kendine darda zorda kaldiginda imdat sireni, firar kanali, sivisma imkani, cayma yöntemi, kaytarma metodu yahut kacis tüneli balaminda yatirim güvencesi olarak gördügü Edebiyat ve Sosyal Bilimler iletisim araclarini, hic bir yerde aradigi huzuru kisiligi karakteri inanci güvenceyi ve aidiyeti bulamadigina savrulup duran gercek kisiliginden kesittir Stefan Zweig`a Tegmen Hofmüller .
Disipline edildigi emanet kisiliksizlikte, kisiligi olmayanin hic bir dayanikli direnci sabri bagisikligi sözü yolu olmayacagi gercekligiyle her oynakliga kaypakligin sürekli verdigi sözden cayan ve sonsuz sinirsiz bilinmezlige kacip kaybolarak yeryüzü hayatini herseyi ve herkesi tarif edemedigi boyali hayal kirikligi ve bulanikligina sifirlayacaginin ic güdülerindeki aklinda hep INTIHAR CIKISINI saglama alan; derinligi tespit edilemeyen depresyon ve kisilik bozuklugu yasamaktadir, Tipki Hofmüller gibi gercek hayatinda Stefan Zweig.
Elbette ki bu travmayi Nazi Zulmünden süründen sürgüne sürüklenisi de bilhassa körükleyip kanatan rol oynamistir. Almancayla yazilan edebiyatin dünya dillerine en cok cevrilip satanlari arasinda yer almasi onun cok gezip cok dolasan gösterisli yasamasini saglamasina ragmen, Tegmenin muhatabi Condor, aslinda Stefan Zweig`in depresyonlarini desip didikleyen onun yöntemlerini kitaplarinda boool bol romanlarin satir araligina serpistirdigi pisiko analist Freud`dur. Ne var ki icindeki ölüyü ancak Brezilya`nin Rio`suna kadar ancak tasiyip sürükledikten sonra, yildigini yoruldugunu geriye biraktigi iki satirlik notla hayatini kendi eliyle bitiren Stefan Zweig, Romandaki Edith`ten baskasi degildir aslinda.
( `Stefan Zweigin Sabirsiz Yüregine Dair 4 ) basligi altinda yazdiklarimdan
……
DEVRi iNSANCA
……..
Bir kus cigligi marti dersin
Serce dersin, sögüt dersin, merhaba dersin..
Selam sabahin daglardan uyanip zümrüt ormanlara
Tozduman bozkirlara yalin ciplak yeller yollar gibi
Akarsu yatagindan carsaf carsaf vapurlara ve gemilere deniz
Gökyüzünden nasil düser dökülürse topragin kabullendigi oldugu gibu öylece
Ekin basaklarinin tirpana gönlünü serdigi gövdesini verdigi
Degirmeninde hayatin
Devirlerinde insanin
Ölümün bile sesi solugu kesilir, kisalir kücülür zaman ve mekan
Bizde ne vardiysa sende bizden cok daha fazlasiydi kuslarin sesine
Alfabenin kitabina
Hatirina hatirasina dünün yarinin
Askin sevginin kalbindeki soyumuz künyemiz ve kardesligimizin
Suyun ve ekmegin hakkina hayat veren hersey kadar
Türkünün ve Türkiye cumhuriyetinin hem onuruna hem de itibarina
Yurt olmus yuva kurmus sonsuzluk dersin..
Insan güzeli sevgili Atatürk
Yasadigin kalbimizdesin
Seyfi Karaca………..Kasim / 22
…….
TÜRBÜLANSLI TANTANA
……
Bahcede hazan
Akvaryumda sazan
Gevrek laflardan süslü zibiller geveleyerek
Makas vurup araya zikkimin berki rekolteleri sokmayaydi reklam
Dallar arasinda eskisini soyunup yeni urbalar dügmelenmeye avcunun icinde
Suyla oynar gibi boslugu doldurup bosaltan
Gölgeler arkasinda günesi bir gösterip
Bir saklayan
Kör kuyulara yalvara yakara küsmüs kararmis corak ve verimsiz günün
Limanlar kaleler surlar köprüler duraklar hepsi bir yerden bir yere
Azi coga sayarak kimsenin kimseyi beklemedigi yüzyillardan daha beter öteye
Canaginda kusnuk birikintileriyle araya girmeyeydi reklam
Artiz olacaktin..
Harbiden eteklerini öpüp, ayaklarina kapanacakti seni askin bas rolüne
Repertuarindaki sec begen al listelerle
Dünya alem kursunlara dizilip sevda yüklü kervanlara binecek,
Namludan fiskiran sevgi ciceklerini repliklere camasir kiri gibi asip
Kutuplasmis katagorili hir gürlesme kavgasinin
Örnekten örnege sayisiz sonsuz emsal misal
Adnan yücel olsa gerek,
Budandikca filiz verdik tohuma gübrelendik öldük dogduk
Meyveye calistik isledik, dogduk öldük
Renkli tisötünden herkesi memnun eden fiyakali formalar tasiyacak
Kötülügünse sitilini pasagini söküp kazidigini sanarak ilhan atilla
Ben sana mahkumum
Ben sana memnunum
Ben sana mecnunum
Ben sana mecburum fang fing fonnnnnlayacak
Tirtilla kelebek arasibvakte kadar bile süresi sureti olmayan
Kemal tahir
Kemal yasar
Kemal orhan
Pamuk orhan….
Dilersen ellerinle bog, dilersen tel örgülerinle sar sarmala
Dilersen kulun köpegin agitlarina incit üz kov örsele
Dilersen gözlerinin tiksindigi harabeye göm beni dilersen azat et
Sürgün sefillere insanliktan cikar, herkes gitsin sen kal
Kaptansiz gemisiz tufanlardan yalnizca sen kundaklan
Maskeli carsilara protezli hayallerle bol belada
Bol intizara
Bol cinnet cinayet hikayesinin önü arkasi olmayan
Herkes gelsin mendilde kurumus solmus bag sen ol bahar sen
Siyahi giyinmis karanligin fitilini fenerini sensiz ölürüm de ölürümlerin
Hayirrr bu siir burdan böyle devam edip gitmeyecek
Her acizlikten kusursuzluk basarisi ve örnegi dilencilerinin
Platonik yeminler kavgalar kahramanliklar mustular müjdeler
Badem ciceklerini defne yapraklariyla teleyen gözyasina karisik
Ya artir topla beni, ya öldür bitir senin icin cagirdim bu kirlangiclari cünkü
Ümit yasar oguzcandi galiba
Gözlerin yok mu gözlerin aglayip sizlayarak
Evin her yerine senin resmini astim yesilcam repliginden
Boynundaki yeri öpmedikce, terletmedikce avuclariyin icini
Ölsün varsin bu insan sürüsü korkunc kalabalik
Sen hic eskimeyen gökyüzü ol, sen degilsen acag da agac degil
Öten kus degil, günes günes degil, olacak is degil hayat..
Vapurlar saatler
Ölsün varsin, sadece sen seni sevmek tanrilara tapar gibi
Seni severek tanrilasmak
Zirvalayip duran felakette yürüyüp gitmeyecek bu siir hayir…
Hayir, sagdan soldan catal karam cingenecigim falan..
Pembe ucurtmalarini iremlere cöllere salivermek hüsran hayalcisi
Avareyim asudeyim yorgunum vurgunum
Erzurum garinda kaybolmus düslerimi kovaliyorum yok bu böyle olmayacak
Ipek mendile sar beni, siyah gözlerinde ucur götür
Intizarla hercayi dikenle özgürlüge giden tutsagin olayim
Takur tukurtularla,
Bol sükseli soslu kutsaldan cikip özele kancayi takan genc nurullah
Yahut necip nazim
Yahut karakoc sezai yahut zarifoglu cahit yahut
Ismini sen de bilmiyorsun, sana git desem mi demesem mi
Asaf masaf laviniya…
Esaretin vebali boynuna sensiz özgürlügün cani cehenneme fakir
Fukaraliginda dönüp dolasip..
Ne aclik ne yokluk ne zulüm ne kan
Ancak biz kazanacagimiz zaman hallisinasyonlu polyanacigin
Türlü türlüsünden dönüp dolasip..
Vurulup düsmüsüm aksamlara kadar kursun yagmurlarinda aska
Falan vaad filancadan vaaz,
Hayir yok bu siir böyle zikkim yemis
Yogun siparisli pesin ödemeli karanlik ve karamsarligin
Tam kapasiteli yobaz militanlik kartvizitinden öfkeyle barisik karisik
Övgü sövgülerle devam etmeyecek yeter diyecek,
Kafidir bu morga bunca hastaligi derdi agidi ve acisi bitmeyen narkoz
Uyusturunca bir daha hic uyandirmayan
Cigneyip geveledigi kelimeleri asimetrik hokkabazligin söhretine egip büken
Ve ebatta boyutta ezikligin kücülebilecegi her cesidini
Yalatip yutturdukca günü dününden bin beter getiren
Haramin mütakibi, yoklugun ve yoksullugun müsterisi
Bile isteye aldanmis
Bile isteye kanmis
Bile isteye sapmis sizmis alismis uyusmus
Sömürülmüs soyulmus bile isteye
Cüzdanda olmayan varligi sokaga ve dünyaya ulasip yetismeyen
Gösteriye gec kalmamak icin
Magazadan eve insan kirpip kesip bicmeye büyüdükce büyüyen
Üfürmeden kendini ucuran telli tüylü güz baloncuklari gibi
Üstü gözyasi
Alti jilet kezzap ahu vah..
Yeter yetisir artik her kisi sebebin de carenin de kendinde oldugunu
Umrunda olmayip
Kayda degere almayacaksa eger
Anlasip uzlasarak sürüneceksen derdi kederi ölümü zulümü
Herkese,
Herkesten cok
Sen bilirsin diyecek..
Seyfi Karaca……..Kasim / 22
SONSUZ BAGLILIKLA ve EBEDiYEN TUTKUYLA
……
O kadar cok sey degisti dönüstü ki birden bire kadir kiymet tufan kiyamet..Insan onurundan halinden dilinden özünden itibarindan soguyup SAMUEL HUNGTiNGTON ve GRAHAM FULLER kirtasiye kanun kitap numune ve nizamnamesine; hersey O kadar tuhaf, igreti, alalade, üstenci, basinabuyruk, haram, viran, hep birarada dolmus tikanmis ve yükseldikce insanligini ayaklar altina alip ezen silen süpüren binalar kapsülünde hersey; dilden yoksun, iradeden aciz, kültürden azat, iletisimden kurak, kökten esastan kimlikten kisilikten yoksul yitik yabanci; hersey kendine bencil bunak ayri gayri kör kötürüm; ruhunu arayan iskelet tezgahi gibi alimda satiminda kaptirmis giden hirs yaris kin nefret yozlasma yikintilariyla hersey ve herkes o kadar bozuldü berbat oldu ki..
Bir Cumhuriyeti`miz kaldi aklimizda dilimizde mutumuzda günümüzde gündemimizde sevgimizde saygimizda kalbimizde bellegimizde bilincimizde , bir sen sevgili Atatürk, bir de askimiz düsümüz hayalimiz özümüz kökümüz dünya topragimiz kutsal yuvamiz cennet yurdumuz Türkiye.
Dün Cumhuriyetti Bayram, Yarin yasli hüzünlü On Kasim..dilimizden düsmeyen, fikrimizde halimizde, hatirimizda, mutumuzda dagarcigimizda sevgimizde askla ve ölümsüz sonsuz baglilikla; ebediyyen…!
Seyfi Karaca……..Kasim / 22
…
ASKA DIPNOT`tur
….
Karartma günlerinde her kibrit zifir zindanlarin ayi günesi gibidir. Kendilerinin özel mülkiyeti mahiyetinde alip satanlara sucunu sabikasini saklayip gizlesin diye aklin izini fikrin yolunu cesaretin hayalini ve gücünü; ve haydutmus hainmis haramiymis, hic kimsenin kumbarasina talan tarumar sahsi müstakili degildir bütün dil kültür inanc birikim bellek toprak yurt toplum degerleriyle; söküp cürüge cikarmasi ne mümkün. Hayat denen sonsuz sinirsiz nehirde, yasama sevincini büyütüp besleyen durduraksiz zamana ufku genis.özü sözü huzuru ve ferahligi ölümsüz tutkuyla her güzelligi bizimle özdes; Ülke bizim, Dünya bizim, Insanlik bizim, Sevgi bizim, Kainat bize, gün bize günes bize..Ötesi gayrisi ne mümkün..! Yasattigin mirasi askinla bakisin sevgili Türkiye…!
Seyfi Karaca