ister isen marifette olasın alicenap ehl-i irfan eşiğinde yüzünü eyle türab çok da verme kendini dünyaya bir dem çek elin döndüremezsin beğim kat-i ağırdır bu dolab...
bu niyazi kendinden demez bu sözü ey püser hep anı söyler duyarsın gökten inen dört kitab....
'Benim bir peşkirim vardı ve üzerinde şu beyitler yazılıydı:
Gözyaşlarım tertemiz sudur senin uğrunda İç organlarım ise doldu senin mutluluğunla Geceleyenlere ne mutlu ki gözkapakları da Tüm günahlardan olur her zaman istirahatta..'
Zât-ı Hakk’da mahrem-i irfân olan anlar bizi,
İlm-i sırda bahr-ı bî-pâyân olan anlar bizi.
Bu fenâ gülzârına bülbül olanlar anlamaz,
Vech-i bâkî hüsnüne hayrân olan anlar bizi.
Dünyâ vü ukbâyı ta’mir eylemekten geçmişiz,
Her taraftan yıkılıp vîrân olan anlar bizi.
Biz şol abdalız bıraktık eğnimizden şâlımız,
Varlığından soyunup üryân olan anlar bizi.
Zâhidâ ayık dururken anlamazsın sen bizi,
Cür’ayı sâfî içüp mestân olan anlar bizi.
Ârifin her bir sözünü duymaya insân gerek,
Bu cihânda sanmanız hayvân olan anlar bizi.
Kahr u lûtfü şey’i vâhid bilmeyen çeker azab,
Ol azabdan kurtulup sultân olan anlar bizi.
Ey Niyâzî katremiz deryâya saldık biz bugün,
Katre nice anlasın ummân olan anlar bizi.
Halkı koyup lâ mekân ilinde menzil tutalı,
Mısrıyâ şol canlara canân olan anlar bizi.
Tende canım canda cananımdır Allah Hû diyen
Dilde sırrım sırda sübhanımdır Allah Hû diyen
Dest-i Kudretle yazılmış yüzüne ayât-ı Hâk
Gönlümün tahtında sultanımdır Allah Hû diyen
Cümle azadan gelir zikr-i "Ene'l Hak" nâresi
Cism içinde zâr ü efganımdır Allah Hû diyen
Yere göğe sığmayan bir mü'minin kalbindedir
Katrenin içinde ummanımdır Allah Hû diyen
Kisve-i tenden muarrâ seyreder bu gökleri
Çark uran Abdâl-ı uryânımdır Allah Hû diyen
Her kişiye kendinden akreb olan dost zâtıdır
Ey Niyazi dilde mihmanımdır Allah Hû diyen
“Çün gördünüz kim tınmazam
Sağ u sola bakınmazam
Sanırsınız dayanmazam
Ya ben sizi ya siz beni”
ister isen marifette olasın alicenap
ehl-i irfan eşiğinde yüzünü eyle türab
çok da verme kendini dünyaya bir dem çek elin
döndüremezsin beğim kat-i ağırdır bu dolab...
bu niyazi kendinden demez bu sözü ey püser
hep anı söyler duyarsın gökten inen dört kitab....
Rivayete göre Zünnun'u şöyle derken işitirler..
'Benim bir peşkirim vardı ve üzerinde şu beyitler yazılıydı:
Gözyaşlarım tertemiz sudur senin uğrunda
İç organlarım ise doldu senin mutluluğunla
Geceleyenlere ne mutlu ki gözkapakları da
Tüm günahlardan olur her zaman istirahatta..'
Gel de yanma Efendim..Gel de yanma..
Çün sana gönlüm mübtela düştü..
Derd ü gam bana aşina düştü...