Gregor Samsa... Böceğe dönüşmüştü ama onun tek düşünebildiği yetişmesi gereken işi idi..
Yabancılaşma...kişinin öncelikle kendine, sonra topluma yabancılaşması..üstelik bunun toplum kurallarına sıkı sıkıya bağlıyken başınıza gelmesi ne kötü...
Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Zırh gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatmaktaydı ve başını biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş, kahverengi, sertleşen kısımların oluşturduğu yay biçimi çizgilerle parsellere ayrılmış karnını görüyordu; karnının tepesindeki yorgan neredeyse tümüyle yere kaymak üzereydi ve tutunabileceği hiçbir nokta kalmamış gibiydi.
Gövdesinin çapıyla karşılaştırıldığında acınası incelikteki çok sayıda bacak, gözlerinin önünde çaresizlik içersinde, parıltılar saçarak sallanıp durmaktaydı.
‘Ne olmuş bana böyle? ’ diye düşündü. Gördüğü düş değildi. Biraz küçük, ama normal, yani içinde insanlar yaşasın diye yapılmış olan odası, ezbere bildiği dört duvarın arasında eskiden nasılsa, şimdi de yine öyleydi.
"İki kişiliğin karşılaşması,
iki kimyasal maddenin karışımına benzer;
herhangi bir tepkime yer alırsa,
her ikisi de dönüşüme uğrar.. "
" Analitik Psikoloji, Jung _
Ruhsuz
Huysuz
Uykusuz
To be continued.
Bir haletten ikinci bir halete dönüş.
Halet: Durum
değişim bittiğinde dönüşüm gerçekleşmiş olur
evrimdir evrim, insandan dev bir böceğe...
Gregor Samsa...
Böceğe dönüşmüştü ama onun tek düşünebildiği yetişmesi gereken işi idi..
Yabancılaşma...kişinin öncelikle kendine, sonra topluma yabancılaşması..üstelik bunun toplum kurallarına sıkı sıkıya bağlıyken başınıza gelmesi ne kötü...
dönüşüm histerisi...ruhsal çatışmanın, bedensel rahatsızlığa dönüştürüldüğü bir nevroz türü...samsa'nın yaşadığı da bu olabilir mi..))
dönüşler
anlık
noktalı virgül gibi
kelimesiz
anneme ısrarla okusun diye verdiğim ve tüm yurdum aile fertlerine tavsiye edebileceğim bi kitap...
bir noktadan sonra geriye dönüş yoktur. işte varılması gereken yer o noktadır - ' lafına evire çevire katılıyorum...
Franz Kafka: Dönüşüm
Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Zırh gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatmaktaydı ve başını biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş, kahverengi, sertleşen kısımların oluşturduğu yay biçimi çizgilerle parsellere ayrılmış karnını görüyordu; karnının tepesindeki yorgan neredeyse tümüyle yere kaymak üzereydi ve tutunabileceği hiçbir nokta kalmamış gibiydi.
Gövdesinin çapıyla karşılaştırıldığında acınası incelikteki çok sayıda bacak, gözlerinin önünde çaresizlik içersinde, parıltılar saçarak sallanıp durmaktaydı.
‘Ne olmuş bana böyle? ’ diye düşündü. Gördüğü düş değildi. Biraz küçük, ama normal, yani içinde insanlar yaşasın diye yapılmış olan odası, ezbere bildiği dört duvarın arasında eskiden nasılsa, şimdi de yine öyleydi.