Söz söylemek ne mümkün,
Kelimeler silindi, sustu,
Ciğer yandı tutuştu,
Göz bebeği aktı, karardı,
Kan tuttu, akıl tutuldu.
Melek, insan, hayvan,
Haz binbir zevk, adı doğa sevgisi
Köpeği koydu dört duvar arasına
Nergizi söktü, bülbülüde kafesine
Övünür gardiyan doğayı sevdiğine
Guya hak, İslam, sol, insan sevgisi
Köprü altında akan su farklı
Çağlayan suların sesi farklı
Nafile artık, pencere farklı
Pencereden görünenler farklı
Ben aynıyım, neler varsa farklı
Garı sarmış hüzün, mutluluklar, bağırtılar
Sıralanmış safta saf sufidir otobüsler
Ben ise gitmek kalmak arasında bocalar
Yarı hüzün mutluluk , yarım ruhumu bozar
Garın hatırı kalsın bu garip kahve ister
Az kaldı ana,
Dayan,
Şuracıkta Devlet hastanesi,
İşte şurası Taş Köprü,
İlk balığa gönderdiğin yer.
Şurası;
Hergün anbean yüzünde İlkbahar doğmuştu,
İlkbahar güneşine dönüşmüştü kış bulutu.
Açmıştı kehribar çillerinde beyaz orkideler,
Yüreğimde ki Sonbaharla oynaşırdı benler.
Aşkı aşkın Patmos'un acımasız dört atlısı;
Komşuda kokuyordu
64 tl lik duman
-Baba ne kokuyor
Bize de alsana
-Kilosu 64 lira oğlum
-İlaç mı o kokan baba
Dışımız çamur deryası
Sarmış nefs-i emmare
Tüm benliğimizi
Fakat sağduyumuzdan göç var
Çiçeklerin ummanına
Sabrın ferahlığına
Sakarya küskün çağıldamasız
Gül garip kalmış gülümsemesiz
Kırikindi yağmuru bülbülsüz
Vaktim gece galiba sehersiz
İkindi güllerde yanık susuz
Bilgeliği, rehberi doğa
kitabından gelir.
Bütün varsıllığı, kanaatı
ve sadeliğindendir.
İnsanlarla barışıklığı, kendine
olan saygısındandır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!