Işığa göre değişirdi gözlerin
Vakte göre ruh halim
Örtüşürdü gözlerinin rengiyle
Sabah vakti, sevgine özlemin
Tirşesi
Öğle vakti, sana nazarımı önleyen
Hatırlanınca kendi başını yiyen hikayemiz,
Ayrılığın kahrına yenilmiş,
Çürük merdivenin son basamağında,
Düşüp parçalanır anların anıları,
Canana giden özlediğim pencerede.
Sevgi dolu yüreklere;
Çok kolay sevmek,
Taşı, toprağı, insanı..vb.
Aşkta kolay,
Fakat bana zor.
Aşık oldum bir zaman.
Düştü düşecek yağdı yağacak,
Saat 19 düştü üç beş kar tanesi.
Düş yere başıma düştüğün gibi,
Erimeyip kalıyorsun saçımda.
Katlanıyor onca yıl bu nazına,
Ayağımın altındaki bitek toprak.
Özlemin yüklü gecelerde
Samanyolu çerağanlarının
Şeyda boşluğundayım
Ruhumda tanımlayamadığım
Bir şeyler fazlasıyla eksik
Yokuluğuna aşık hüzün ırmağımın
Bu kaçıncı mevsimdir beklediğim,
Çiçeği ve baharı.
Sabır taşını çatlatan sabırla.
Sabrettiğim kadar sabrediliyorum.
Düşündüğüm kadar düşünülüyorum.
Ben mi arıyorum,
Kuytularda yalnız kalmış
Issız şehrinizin garip baharında
Ağaçların yapraklarında
Ve çiçeklerinde
Böylesine güzel renklerin
Bulunması şaşılacak bir şey değil
Amma etkileycı,
Amma efsunlayıcı,
İlk bakışın varmış.
Ben hala o yerde,
O anda ve ilk bakışındayım.
Galiba son bakışım da,
Duygularım ve anlayışlarım mı köreldi
Yoksa dizlerimde mecaller mi kalmadı
Duygularım sana kavuşmayı arzularken
Beni uzaklara salan ruhum mu senden
Benden ziyade beni onca benler sarar
Öyle bir şiir yazayım ki,
Okuduğumda seni anlatsın,
Tan yerindeki uzaklığını,
Bana yakın etsin,
Bayram sabahını çağrıştıran bakışlarını,
Gözlerimde gezindirsin,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!