Gün,
Sabahtan parlamaya başladı.
Karanlıkları,
Tek tek yırtarak
Dağların ardından …
İçimde artan eziklik
Yağmur,
Çisil çisil düşmekte...
Utanarak,
süklüm püklüm...
Yüzünü saklıyor etrafından..
Kara bulutlar,
Yağmur çisil çisil düşmekte
Kıbrıs Şehitleri Caddesine
Ve ben
Kasap Camii yanında
Otobüs durağındayım
Hızla gelip geçen
Bazı insanlar,
Hiç haketmiyor sevilmeyi…
Onca fedakarlıklar,
Onca güven, dostluklar,
Boğuluyor menfaat denizinde.
Yalanmış dostluklar,
Yağmurlu bir ilkyaz akşamında,
Topraktan gelen,
O tozlu yağmur kokusunu,
İnsanlığa,
Armağan edesim geliyor.
Açtım ellerimi şemaya,
Yüzünün güleçliğinde,
Gürültüsüz bir yaşamın,
Tadını çıkarmalısın.
Gözü sürmeli...
Bu küçük yalnız kent,
Sonbahar yalnızlığını yaşıyor.
Arada bir
Gözlerim dalıyor uzaklara
Honaz Dağı’nın
Karlı zirvelerine
Nasıl dayanır dağlar
Bu yalnızlıklara
Bir şeyler eksik bu şehirde,
Rengi eksik,
Kokusu eksik.
Sen olmayınca,
Öksüz kalıyor caddeler.
Yakışmıyor,
Yalnızlık kokuyor
Sensiz bu odalar
Senli de olmuyor
Sensiz de ....
Varlığın yetmiyor,
Yokluğun hiç çekilmiyor
Gün aydınlandığında ben,
Yine o bildik karanlığıma,
Girmiştim bile.
İçimde biriken,
Söylenmemiş kelimeleri,
Alıp dizsem üst üste,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!