Peki sen şiir yazmayı biliyor musun Çocuk? diye sormuştu Tanrı ve dile gelmişti Çocuk...
Zemheride AŞK...
Süryani bir sevda idim
Kırılgan umutlar doğuran annemden can çoğaltan
Babamın hasadını mundar eden isyanlar biriktiriyordum
İki dirhem bir çekirdek canım ile
Zulamda Gülüşün
Haydi gel yüreğime çöreklen sevgili,
kayıp kıtanın gizli mabedinde saklıyorum
sana dair sevmelerimi.
hasretin
Zamansal döngüler sarar bedenimi,
Her an bir yara, her nefes bir iz göğüs kafesimde
Varoluşum sükûtla mühürlenmiş,
Heyulalar arasında kaybolan bir denizin dalgası
Vurur durur özlemini yüklenmiş kum tanelerine
Aşk mı beni tutsak alandı, ben mi aşka tutsak olandım bilemedim...
Yoruldu Mısır firavunları, taş kesildi Çin ordusu, yıkıldı Babil Kulesi, yandı İskenderiye Kütüphanesi, battı Atlantis, bir tek AŞK başardı yaşamayı. AŞK'ı yüreğinde taşıyabilene ne mutlu ki dünya yıkılsa da onu sımsıkı tutuyor avuçlarında, gözlerinde, gülüşünde, yüreğinde, sözcüklerinde.
Tutsak bir sevgi değildir aşk ve özgürlüğü yoktur, sen özgür olmak istedikçe uzayacaktır yolları sevmelerin ve kabuk değiştirecektir. Fakat aşk kendi içinde bitmeyecek ve sonsuz olacaktır... Sen olmayacaksın belki o aşkın içinde o kadar fakat AŞK her daim var olacaktır mor sardunyaların kokusunda ve sevginin gülüşünde...
İnandığın ve uğruna savaştığın doğrular, doğru değilse...
Sana yanlış gelen şeyler, bir başkasının hakikati ve doğrusu ise.
ve her ikinizde kendi doğrunuz da ve yanlışınız da haklı iseniz
Yar...
O kadar kolay mıydı yar olmak,
yarenlik yapmak, yar diye gelene?
Yare giden yollar,
yardan gelenlerin çoğulluğu içinde kayboldu.
İşte bu yüzden
Yaşamda garip oyunlar tecelli etmekte,
Bilen Hak eden midir?
bilmeyen öğrenemez mi?
yoksa gerçekten her rolün bir adamı/kadını var mıdır?
hayat öğrenilesi bir yol gibi görünse de
gerçekten rollerimizi mi oynuyoruz sonuna kadar?
Yine o bildik gecelerin içinde bir ses bozuyor sessizliği,
hep çığlık çığlığa düşüveriyor akrep ile yelkovan arasına düşlerim.
düşlerim uğruna, yeniden doğmak adına
kendimi ateşlere atıp
yeniden doğurmak için yakıp kül ettiğim
nedenselliklerim.
suskunluğum,
sessizliğim,
yokluğum,
varlığımın ortadan kayboluşundandır.
kelimeler
kendisini saran hecelerin ortasından geçen
bazen en güzel şarkıların bile anlamsızlaştığını hissediyor insan, ruhunu saran gazap rüzgarlarının ateşiyle dingin bir suyun altında akıp gidiyor düşleri,
böylesi bir anda kaçmak imkansızlaştığında kendi limanına sığınıyor insan, sığınakta harapsa yapacak tek şeyi kalıyor, akıntılardan en az zararı alacak şekilde kapanmak, içine çekilip ortadan kaybolmak.
şarkılar ne söyler nerede saklar beni kim bilir, kim bilebilir... gün yola düşmek günüdür...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!