Erkek, dünyanın sahibi olan güç prensi. Yaratılan herşeyi kendisine ait gören, yaşayan tüm canlıları yok eden ve kendi cehennemini yaratan, tanrının sağ kolu olduğunu düşünen bencillik abidesi.
Hayata ambargo koyan ve bunun ardını getirmek için her türlü silahı kullanan düş kahramanı. İçinde SEVGİ taşıyan ve sevgisinde ÖLÜM’ü barındıran mutlak doğrunun sahibi ilahi güç, ERKEK….
Evet konumuz erkek ve erkek dünyasında var olmak. Kimi zaman baba, kimi zaman oğul, sevgili, eş, çalışan, ezilen, sömürülen ve sömüren Kral kişi. Dünyanın tanımını yapan özgüveni yüksek Ben yolculuğunun başlangıcı ve sonu olan dev yürekli insan, Erkek…
Bir vücut ki hem özü, hem nefesi, hem yüreği, hem aklı, hem fikri, hem de zikri taşır içinde. dayanmış, döşenmiş, insanlığa kuşanmış bir mabed haline gelivermiş. hakkı yaratmış sözünde, hakka teslim olmuş özünde, evreni varlık nedeni saymış gözünde.
Tüm kabeleri gömüvermiş yüce gönlüne, görmek isteyene derya oluvermiş, istemeyene bir et parçası. yaşamak isteyene alemlere nur, istemeyene yeryüzüne bir vücud oluvermiş. şu alemi cihanda varlığını hakka teslim etmiş, etmemiş tüm canlar, BİR olanın her bir parçasıdır.
Aşk ile
Herkes iç acılarının toplamı ile can kırıklıklarını bir denklemde eşitleme derdine düşüyor.
Kimsenin dış acılarının izdüşümlerinin yarattığı iç bükey sancılardan haberi yok.
Kusursuz işleyen evrenin trigonometrisinde varlığının eriştiği kenar uzunluğu ve onların tanrıya olan açısında, ışığın doksan derece açıyla düştüğü avuç içlerinde yaşıyor özlemleri.
Aşk mı beni tutsak alandı, ben mi aşka tutsak olandım bilemedim...
Yoruldu Mısır firavunları, taş kesildi Çin ordusu, yıkıldı Babil Kulesi, yandı İskenderiye Kütüphanesi, battı Atlantis, bir tek AŞK başardı yaşamayı. AŞK'ı yüreğinde taşıyabilene ne mutlu ki dünya yıkılsa da onu sımsıkı tutuyor avuçlarında, gözlerinde, gülüşünde, yüreğinde, sözcüklerinde.
Tutsak bir sevgi değildir aşk ve özgürlüğü yoktur, sen özgür olmak istedikçe uzayacaktır yolları sevmelerin ve kabuk değiştirecektir. Fakat aşk kendi içinde bitmeyecek ve sonsuz olacaktır... Sen olmayacaksın belki o aşkın içinde o kadar fakat AŞK her daim var olacaktır mor sardunyaların kokusunda ve sevginin gülüşünde...
Bu coğrafyadan mutluluğu çaldıkları günden beri
yitirdi çocuklar gülüşlerini,
analar duasını unuttu,
babalar omzundaki dağları yere bıraktı,
gelinlik kızlar ağlaya ağlaya büyüdü.
Sevginin tam ortasına dinamit koydular,
İnandığın ve uğruna savaştığın doğrular, doğru değilse...
Sana yanlış gelen şeyler, bir başkasının hakikati ve doğrusu ise.
ve her ikinizde kendi doğrunuz da ve yanlışınız da haklı iseniz
Yar...
O kadar kolay mıydı yar olmak,
yarenlik yapmak, yar diye gelene?
Yare giden yollar,
yardan gelenlerin çoğulluğu içinde kayboldu.
İşte bu yüzden
Yalnızlık bir şiir olsaydı,
kendine seslenmezdi belki,
ama her gece,
gökyüzünde eksik kalan bir yıldızın yerine
adını koyardı.
Sevgili, bu gece sel olduk akıyoruz geceye.
Geceler kıskansın bizi, yağmur ders almalı mesela ne kadar yağarsa yağsın biz kadar ıslatmayacak yüreğimizi.
Biz kadar değmeyecek ruhumuza.
Biz kadar yeşertmeyecek hayatı.
Bu gece kıskanmalı bizi yıldızlar, öykümüzü dinlemeli her biri kendi köşesine çekilip.
Bulutlar ardında bile olsalar merak edip dikkat kesilmeliler sözcüklerimize.
Doğrusu yok demişti bilge adam
ve yine doğrusu gittiğin yoldur diye de eklemişti
Onun nazarında
Yağmuru bekleyen bir gariptim yol kenarında
Hava kapalıydı ve yağmur yağmamak için bulutlara tutunuyordu
Kum olup parmak arasına doluşmuş olmak da




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!