Bir rüzgâr esse, sanırım sen geldin,
Kapı aralansa, adım sanıp sevinirim.
Geceye sorsan, kaçıncı defa saydı beni,
Gelmeyeceğini bile bile… seni beklerim.
Gün doğar, umut gibi sokulur pencereme,
Belki gelirsin diye
kapıyı kilitlemiyorum geceleri.
Ayakkabılar ters çevrilmiş değil hâlâ,
adımların uğurlar diye...
Bir ses duysam,
Bir sana inandım ben,
Herkese kapattığım kalbimi
Yalnızca sana açtım.
Ve sen…
İçeri girer girmez kırdın en kırılmaması gereken yeri.
Ben bir gün gidersem senden önce
Ne adımı an, ne arkamdan ağla
Yalnızca gözlerini kapat sessizce
Ve hatırla, nasıl baktıysam sana
Bir çiçek al koy başucuna
Ben gitmek zorundayım kadınım.
Bunu ne bir film gibi düşün,
ne de yarım kalmış bir roman gibi...
Bu, bir tren düdüğü gibi keskin,
bir asker postalı gibi soğuk,
bir mecburiyet kadar suskun bir gidiş.
beni hiç görmedin, değil mi?
o kalabalığın içinde
sana en sessiz bakan bendim oysa.
bir adım atsan,
dünyamı önüne sererdim,
ama sen hep
Ben her şeyi seninle hayal ettim,
Geleceği, bir evi, bir gülüşü…
Sen ise, beni hiç bilemedin.
Adımı duydun belki, ama yüreğimi hiç okumadın.
Bir seni sevdim,
Sen hiç benim olmadın,
Ama ben seni hep kendimden saydım.
Bir ismin vardı dudaklarımda,
Ama o isim hiçbir zaman bana bakmadı.
Herkes geçerken kalbimden,
Bir gün gidersen benden önce
Yıkılmam sanma, taş kesilirim
Ama ağlamam, sessiz kalırım
Sadece kokunu saklarım yastığımda
Belki kıyamam seni toprağa vermeye
Sen gittin…
Arkana bile bakmadan,
Ben bin parçayla kaldım yerimde,
Ve hiçbirini tutacak elim kalmamıştı artık.
Söylemedin bile “bitti” diye,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!