büyük yerlerde
küçük kentlerde
güzel giyinmiş süslü hanımlar
gençler yaşlılar
ellerinde makaralı bir ip
buna beğlı
-Kenan Çavuşoğlu'na-
insan insanı
severse Yunus gibi
ısınır
yücelir dünya
önce yağmuru yıkadık
gökten bulutları indirip yerde
sonra güneşe gölge aradık
yanıp kavrulan gönüllerde
şarkılar türküler söyledik
yaşamlarını sağlayıp hayat veren
oksijeni üretirim
erezyonu önlen
taşkınlardan kıtlıktan korurum
yanmışlara gölge olur
ben kırmızıyı severim
çok severim maviyi
gözyaşı şöyle dursun
aşk ateşini söndüremez
yüreğine doldursam denizleri
özgürlüğün sıcaklığı
aşk ateşinden daha yakıcıdır
hukuğun üstünlüğü
inananlar için
toplumun aynasıdır
lâiklik demokrasinin ateşidir
kimseyi tanımaz dinlemezsin
bozdun yatağı çıktın yoldan
oysa kimler gelip geçti
bu yaşlı dünyadan/ordan
heryeri çökertip yıktın
gönül terimin düştüğü yerde
sevgi tomurcukları oluşur
çatlayan tohumu
toprak saklayıp beslesin
su yıkasın
ısıtsın güneş
başkasının yanında çalışır
emeğini satan kişi
almamış yelpazedeki yerini
geliştirilmemiş sınıf bilinci.
gözlerin kalbimin derinliklerinde
bir gölge olup oturacak
yakalanmasan da kurduğum tuzağa
yüreğimi dağlayıp izleri kalacak
yüreğim esen rüzğârın önünde
Şiir, kişinin iç dünyasındaki coşkunun, aşkın sevdanın ve tüm güzelliklerin sözle dışa yansımasıdır.Okuyana az sözle çok vermektir.daha başka bir deyişle, sözün yoğunlaşmasıdır diye düşünüyorum.
Bence şiir kısa ve öz olmalı ve fazlaca imge kullanmamalı diye düşünüyorum. Ben buna özen gösteririm.Pek çok şairin, şiirlerinde fazla imgeye boğlduklarını görüyor ve bunları okumuyorum. Okusam da şairin ne söylediğini anlayamıyorum.