küçüklüğümde
kopçini gevşek fiyonklu potin ayakkabılarımı
hayat sanmıştım
hayatı öğrenince
ununtmamak için geçmişi
Çok şey istememiştim aslında
Ne vardı biraz yaşamak ayrılsaydı benim de payıma
Bana mı düştü küçük yaşta
Plli oyuncaklar istemek
Yanımda dururken
Oyulmayı bekleyen tahta
Bu şehrin savaşı benle değil
Ama yarayı alan ben
Ganimetin varlığı değer bilmez ellerde
Ama talan edilen ben
Ben mi istedim küçük hayatlarını
dur desem de faydası yok
o gidiyor
hakkıma düşen bu kadar demek ki
ruhum bedenimden koptu gidiyor
ne zaman başlamıştı
denizin diğer kıyısına geçiyorum bu akşam
senin bana getirdiklerin ile
ayaklarım çıplak
kısa süreler biçmiştin mektuplarında
kızıl çöl kumlarından bozma
Özledim
Ne yapayım özledim
Koşmayı,rüzgara kafa tutmayı
Bulutlarda manalar aramayı
Çimenlere uzanmayı
Denizle dalgalanmayı
ben seni yolların tanıdığından daha iyi tanırım
dağ,taş,dere yalnız yürüyüşünü bilir
ben içini tanırım senin saç dibinden tırnak ucuna
ayrılıkları kaldıramayacak kadar zayıftır kalbin
belli ki daha ilk aşk kazasıdır bu
Zamanın hangi yoksulluğu ayrı düşürdü bizi
hangi gün bertaraf edildik gülmekten
hangi hüznün cazibesi idi bu
nasıl bir ateşti kavruldukça kavrulduk
hangi duvarda renkli boyalarla yazıldı yanlıızlığımız
ve hangi suçun müebbet cezasıdır ayrılığımız
-neyiniz var efendim durgunsunuz bu akşam
-hiç;
-hiçbir şeyim yok diyorum ama yalan!
Kırgınsınız galiba sebebini sorsam mı
Kırgın değil kızgınım konuşsam her yer tufan
şehrin sokakları kararmış.
biri duvar dibine çökmüş zil zurna sarhoş.
birinin elinde bir bağlama derdini haykırıyor
bir evde ninni sesi bir kadın bebeğini uyutuyor.
bir evde çığlığın bini bin para
gençce bir kız baba yeter artık vurma diyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!