Ne sarı gülüm kaldı, ne de al gülüm,
Diken dolu dallar, kaldı elimde.
Her günümde bin bir çile, bin bir zulüm,
Bir ah-ı feryat, kaldı dilimde.
Anlatılmaz bir çileyi, yaşayıp durdum.
Madem mutluluğumsun umudum da ol,
Süzülüver gönlüme ak damla damla.
Beni neden ki sensiz yaşatıyorsun,
Sensiz yaşayamam ki ne olur anla.
Bahar yazım yok hep hazanı yaşarım,
Şu gamlı başımda değirmen taşı
Döner nazlı nazlı gamlar öğütür.
Her doğan günle bin bir üzüntü,
Ömürden bir gün çalar götürür.
Vatan,bayrak ve sancak,
Bu adlardan üstün,
Allah adıdır ancak.
Vatan bayrak ve sancak
Bu sevgiden üstün
Geldi cihane, gelmişlerin sultanı,
Pirunur oldu afak, hakk nail oldu.
Kırıldı cehaletin paslı zinciri,
Karanlık gönüller aydınlık oldu.
Bir öksüzdü dünyaya geldiği zaman,
Desem sana Murat nehri,
Dönüp bir kez bakar mısın?
Bütün derdim sana döksem,
Yine böyle akar mısın?
Bazen hırçın,bazen durgun,
Bende gelirdim senle gurbete,
Lakin sılada mezar taşı var.
Oğlum kızım demem vallahi inan,
Arkamda bir Leyla'nın göz yaşları var.
Mevsim Sonbahar, yaprak dökümü,
Yakup Ağa bütün bir kış evinden çıkamamış, evinin penceresinde kış boyu yağan karı, o kar tanelerinde esareti, acıyı, açlığı, öldürücü soğuğu bütün benliği ile yaşar olmuştu.
Askerliğini yedi senede bitirmiş ve bu yedi sene içerisinde Sarıkamış'ta
' O Geceyi' yaşamış, yurdun dört bir yanından gelen, Harputlusu, Samsunlusu, Anteplisi, Mersinlisi İzmirlisi, Vanlısı hepsi birer ana kuzusu olan doksan bin silah arkadaşının, acımasız ve öldürücü soğuğa dayanamayarak donmak suretiyle şehit olduklarına şahit olmuştu.
Bu şehitler arasında birisi vardı ki ömrü boyu onu unutamamış, her zaman, her yerde rahmet ve hasretle anmıştı. Bu şehit, Harputlu Mehmet Çavuş'tan başkası değildi. Yakup Ağa ile Mehmet Çavuş Sarıkamış'ta yazlık bir çadırda yazlık elbiseler içerisinde, ayaklarında çarık, arkalarında yazlık bir kaput, ellerine zar zor geçirdikleri birer battaniye ile biri birlerine sarılarak o amansız, o çetin, o öldürücü soğuğa birlikte göğüs germişlerdi.
Harputlu Mehmet Çavuş her gece gökyüzündeki 'Yedi Kardeşler' yıldız kümesine hasretle bakar, Harput'taki yavuklusunun da o yıldız kümesine baktığından emin olarak o yıldızlar aracılığı ile ona sevgisini, sevdasını gönderirdi.
Yakup Ağa evli ve bir çocuk babasıydı. Mehmet Çavuş ise askerliğinden önce birileri istemesin diye sevdiği kızla nişanlanmış, askere gittiğinde yavuklusu ile her gece bu yıldız kümesine birlikte bakıp öylece birbirlerini görecek inancını taşır olmuşlardı. Askere gittiği gün yavuklusu, Mehmet Çavuş'a 'Seni ömür boyu bekleyeceğim.' sözünü vermiş; Mehmet Çavuş da gönül rahatlığı ile vatan hizmetine koşmuştu.
Değişir mi hâşâ, ilahi bu adalet,
Toprak suyu, dağ bulut bekleyecek.
Yolcu yolunda gerek, han denilen dünyada,
Akşam gelen, sabah kalkıp gidecek.
Her doğan günün mutlak sonu gecedir,
Her karın, yağmurun yağdığında,
Odam sıcak olsa da üşürüm.
Yalnızları, kimsesizleri,
Yalınayak yetimleri düşünürüm.
Bir gariplik çöker içime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!