Doymak bilmez haz duyguları…
Doymak bilmez sermaye…
Nehirlerle doymayan denizler gibi
Hep ister, hep ister…
Bakmaz nereden nasıl geldiğine
bekleme.
Altı Kasımpaşa, üstü Şişhane
Belediye kadrosundan çıktı sahneye
Yönetiyor şimdi küfür ede ede
Demokrasi aşığıdır Mısır’a gelince
Zeytinyağı üste çıkar şey gibi…
Sabah, öğlen, akşam
Önümüze sürülür
ulusal kahraman.
Doldur gırtlağına kadar
kusmuklar arasından
En büyük deniz, dertler denizi
Her gün çalkantılı yeni sorunlar
Denize ulaşınca bitecekmiş gibi
Büyük bir umutla bize koşarlar.
Onu kaldırmaya çalışan omuzlar
Aynaya bak dediğimizde, gidip cam aynada suratına bakıyorsun, dünden bu yana ne değişebilirdi suratında? Orada kendi suratımızı değil kendimiz gibi olmayanları görebilmeliyiz. Kendimiz gibi olmayanlarla yüzleşebilmeliyiz. Yani tek boyutlu cam değil bakmanızı istediğimiz. İnsanlardaki derinlik…
Berberin koltuğunda otururken mayışırsınız. Her iş bittikten sonra berber tecrübelerine dayanarak, sizin isteklerinizi yüzünüzden okumuştur. Yaşlısınız, saçlarınız, bıyıklarınız kırlaşmıştır… Bundan rahatsızlığınız yüzünüze yansımış, ama bunu belirtecek cesaretiniz yoktur. Berberle daha içli dışlı değilseniz, kulağınıza eğilip yavaşça ‘’başka bir isteğiniz var mı? ’’ diye sorar. Anlarsınız ki, saçı boyayalım mı? Bıyıkları boyayalım mı? diye
sormaktadır. İsteklerinizin yerine gelmesi sizin cesaretinize kalmıştır. Ya da sessizliğiniz onayladığınızı gösteriyor, ama siz bunu açık yüreklilikle söyleyemiyorsunuz…
Sizin cesur olmadığınızı berber bile anlamıştır. Hemen ikinci hamleyi yapar, saçlar, bıyıklar sizi yaşlı gösteriyor. Siz aslında gençsiniz. Bu size haksızlık, bak şimdi nasıl da değişeceksiniz diye, başlar işine… Mazeretiniz hazırdır. Sizin suçunuz yok. Suçlu berberdir.
Çağatay Ulusu ise Moğolistanın tersine, şiddeti hoş görmeyen bir gelenekten gelen, dengeye dayalı bir toplumdu. Timur bu geleneğe muhalefet etmeyi göze alamazdı. Bu nedenle ortadan kaldırmadan çok sindirmesi, inşa etmekten çok dengelemesi gerekiyordu. Onu bütün yaşamı boyunca terk etmeyen güvensizliğin nedeni buydu.
Timur’a karşı ayaklana...n Sultan Hüseyin başaramadı, Şahruh’a sığındı. Şahruh Hüseyin Sultan’ı idam ettirdi. Pir Muhammed Cihangir Şahruhtan yardım istedi.
Pir Ali, Maveraünnehir’de Pir Muhammedi öldürttü. Pir Aliyi kendi yandaşları öldürdü. Hudaydait Halil Sultan’ı esir aldı. Hudaydait Moğol emirleri tarafından öldürüldü.
Pir Padişah, Rüstemdar’da (Cavur-i Kurban) askerleri arasında sıkışıp öldü.
Ali Sebzevari isyanını bastıran Sait Hoca, Pir Muhammed Ömer Şeyh tarafından Şahruh’a teslim edilip idam edildi. Şahruh Cihanmelik ve Sedat b. Timurtaş’ı Herat’ta Çıktıktan sonra yakalatıp idam ettirdi.
Sultan Ali de Şahruh tarafından Horasan’da idam ettirildi.
İnançla alkol aynı sayılırlar
Çok alınca ikisi de sarhoş eder
Onlarla demlenenler cesur olurlar
İnançlı alkolü sevmiyorsa eğer
Anla ki arada kıskançlık var.
İlk, seksen eylülünde tanıdık,
bizde, beşi birlik denildi.
küresel merkez sahip çıktı,
yoksa piç kalacaklardı.
Bir ipe sıralanmış gibi,
Yan yana düzülmüşlerdi.
Ampulden yayılan ışık gibi
Aydınlatıyorlar
Güneşli saatlerde bizi…
Yumurtalar kırılmasın diye
Kaçakçı katırları gibi
‘’Babanın penisi oğluna takılırsa kim günah işlemiş sayılır? ’’teferruatına kadar meselenin derinliklerine inerek Freud’un pabucunu dama atan Psi kaka analistler bu partide baş rol oyuncusu oldukça sırtımız yere gelmez.
İnsanları aç bırakıp sonra, sadaka dağıtarak cennet mekanını tekeline almasını bilen hünerli insanlar, haz duygularını da kontrol altına almak için bilinç altına sinyaller gönderiyorlar… Haz duygularını da aç bırakıp, sonra insanlara haz duygularını da sadaka gibi gıdım gıdım vermek için tekellerine alıyorlar…
Elektronik sinyallerle hayatımızı yönlendirirken bu ince ayarları bu sinyalleri ‘gericilikle’ suçlayanlara şaşarım.
Haz duygularını da aç bırakıp sonra onun araçlarını okşayarak uyandırma dersleri çağımızın hala akıl erdirmekte zorluk çektiği ve karşı çıktığı bir metot. Onlar ki at üstünde bir ömür tüketmiş bir ırkın torunları, atı nasıl kışkırtacaklarını, nasıl şahlandıracaklarını biliyorlar… At üstünde atın bilinç altını kontrol edip istediği gibi kullanma yeteneğini, insan üstünde denemek en büyük hüner. Bunu iyi bildikleri için ki her insanın içindeki atı okşayarak şahlandırıyorlar. Hangi bilinç insanın kendini aşmasında işe yaramış ki? Varsa bile böyleleri binde biri geçer mi? Ama bilinçaltında yatan o aslan, insana neler yaptırmıyor okşarsan… Katiller, fedailer, aşklar, kaçakçılar, katiline koşanlar, kendi ayaklarıyla kendi sonunu hazırlayanlar… Ne arasan oradalar.
İnsanın yaşama amacı haz duygularını tatmak ise, anladığım kadarıyla pek çok çoğunluğun bu, işte onu vaat ediyor AKP, vaat etmekle de kalmıyor, altın tepsiyle sunuyor. Örneklerini de veriyor. Bu duyguyu yaşayanlar da hiç sorun yaşamıyor. Buzdolabından meyve alıp dişler gibi istediklerini istedikleri gibi kullanıp, sonra da ‘tahrik’ edildiklerini (bu motora ilk hareketi veren marş motoru gibi bir şey galiba) söyleyip, ikinci üçüncü vitese takarak tam gaz ilerliyorlar. Bu dünyanın cennetini yaşayabiliyorlar. Cennet ile cehennem sırt sırta, birileri cennete giderken yolları bir başkasının sırtından geçiyor. Cehennemi yaşayanlar sayesinde cennete ulaşabiliyorlar. Aynen yoksullaşanların sırtından zenginleştikleri gibi…
Şimdi haksız mı Çiş İşleri Bakanı Muzaffer Hüner haz duygularını tatmak isteyenlere Terörist demekte? Haz duygusunu yaşamak isteyenlerin mutluluklarını sağlamak değil mi görevi. Adı üstüne çiş işlerinden sorumlu. Terörist demek kural tanımayan demektir. Bilinçaltı kural tanır mı? İşte böyle bir derinlikli bir çiş işleri bakanı var ki ‘’Çivi çivi ile sökülür’’ diye, terörizme karşı bilinç altını kullanarak karşı çıkanları kalbinden vuruyor.



-
Hasan Ateş
Tüm YorumlarSevdiğimiz bir abimiz kendisi. Bir grupta yayınladığı şiiriyle tanıdım kendisini. Mizahı kullanır şiirlerinde, bununla birlikte duygusal şiirleri de yok değildir. Popüler şiirleri de var, güzel tabi. Ayriyeten grup da kurdu sağolsun, ne de olsa mizah seviyoruz.