Kaybolan anılar tarihinin son kalesi
Tuna’dan su içerdi al atların yelesi
Ey Balkan ufuklarının parlayan yıldızı
Andıkça adını, ağlar içimdeki sızı.
O kahve gözlerin, bana atadan yadigâr,
Estikçe misk kokunu getirir bana rüzgâr.
Âsûde,
Ne lapa lapa yağan kar,
Ne Balkanlar’dan esen sert rüzgâr,
Dondurmamıştı beni yokluğun kadar.
Senin yokluğunda inan bakmadım kızlara,
Adını yazdım,güneşe,aya ve yıldızlara
Yılana şirin görünür yılanın yavrusu
Kıskandı o gözlerini benden çağlayan su.
Can atar toprak, koklamak için güllerini
Çırpınır yıllardır tutmak için ellerini.
Bilmem neden kesti haramiler yollarımı?
Aşk ölüm gibidir.
Belli değildir ölümün
Ne zaman, nerde, kaç yaşında, nasıl geleceği..
Ölüm gelince nasıl, bir nefes bile tehir edilemezse
Azrail’e “bugün git,yarın gel”denilemezse
Gelince aşk,bir gün dahi tehir edilemez.
Bugün yirmi şubat…
Havaya cemre,yüreğime buz düştü.
Sonra suya,daha sonra da toprağa düşecek,
Su ve toprak da ısınacak…
Bademler çiçek açacak…
Fakat benim yüreğim buz tutacak
Allah bir,
Peygamber hak,
Vatan bir,
Devlet bir,
Bayrak bir,
Millet bir…
Ateşi ateşte yakabilir misin?
Suyu havanda ezebilir misin?
Havayı bıçakla kesebilir misin?
Ölümü öldürebilir misin?
Zamanı durdurabilir misin?
Suyu suda boğabilir misin?
Ne geri kalırım ne de ileri giderim,
Ben haddimi de Rabbimi de iyi bilirim;
Çünkü benim tek ölçüm sevgili peygamberim.
Sevmek için yaratılmıştır kadın
Dövmek için değil…
Seveceksin kadını.
Okşayacaksın hem başını hem adını.
Sevmek için yaratılmıştır kadın
Dövmek için değil…
Yaşanmalı zamanın her anı, an be an,
Zamandır dermansız dertlere derman
İçine öyle bir şifa gizlenmiştir ki,
Anlarsın tersinden okuduğun zaman.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!