Biçare esiriyim "namıssız" bir virüsün
Münasip bir lisanla "hastalık ne, tat" dedi.
Mendil verdi elime; ekledi, bu da süsün
Yedi gün cezalısın, "yatak-yorgan yat" dedi.
Perişan bir haldeyken, gözüm yarı aralı
Her ne derde düştüysem, sebebi sensin dilim,
Durun, etmeyin! demem, kesseler dilim dilim.
Af dilemeye dahi bırakmadın bende yüz,
Saydım tüm suçlarını, bugünküyle etti yüz...
Mahvettik dünyayı; yüreğim karlı!
İçim kan ağlıyor, kanıyor dostlar!
Kime rastladıysam üzgün, efkârlı
Suçu başkasında sanıyor dostlar.
Açınca ozonda sayısız gedik
Zordur bu zamanda kadim dost bulmak
Kaf dağı ardında tadı dostluğun
Bulana ne mutlu, hakkı mest olmak
"Bir varmış bir yokmuş" adı dostluğun
Az yaka silkmemiş riyâkâr yüzden
"Ol" denmiş, yarılmış göğsü toprağın
Bağrından bir gelin çıkıyor yine
Nakışlı her yanı telli duvağın
Rengârenk, mis gibi kokuyor yine
Kışı yaşamayan bilmez baharı
Ahkâm kesme yan yattığın yataktan
Konuşurken aklına da bir danış!
Gâye, şayet kurtulmaksa bataktan
Duyulmalı "barış" diyen yakarış.
Vatan için, bayrak için ölünür
Sardı benliğimi hicrân ateşi
Hasret dedikleri zor imiş meğer
Neyleyim ben yârsız doğan güneşi
Yârdan ayrı dünya dar imiş meğer
Leyla`sız Mecnun'um, daldım hayâle
Hünkâr, gönül köşküne "şeytan" denen hilekâr
Cüretkâr, Yaradan’a çatar olmuş, kâr sayıp!
İsyankâr azmış yine rağbet görüyor inkâr
Günahkâr, haramlardan tadar olmuş kâr sayıp!
Davetkâr dualara pek cömertken lütufkâr
Bir hüzün başlıyor, her yağan karla
Toprağa bakıyor gözler ısrarla
Nefes alıyorum; isteksiz, zorla...
Sanki süre bitmiş, her gün ömre ek
Yaşlılık denilen bu olsa gerek.
Daha doğarken belli nefeslerin sayısı
Endişe etme gülüm vakitsiz gelmez ölüm
Çadır kurduğumuz yer son nefesin kıyısı
Hiç kimseyi bekletmez, gecikmek bilmez ölüm.
Şeb-î ârus, vuslattır, güzel ruh için ecel




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!