Kendime gönderiyorum sana yazdıklarımı
bel(li) ki müsait değilsin
hem onca yorgunsun
bu kadar yıl
otuz sekiz sene
iki çocuk
Ne kadar
süslesek
boyasak
eklesek
ya da çıkarsak
uzun da olsa
Susmuşuz epey
kac mevsim geçmiş
dunya çöl olmuş
binlercesi ölmüş
binlercesi doğmuş
epey olmusuz
Yağmur yağıyor
yere düşmeden kuruyor her damla
yokluğun azıyor
azıyor azıyor
başımı eğsem yanarım biliyorum
Seni beklemek ne soğuk.
Anadan üryan bir yalnızlık.
Salgın bir titreme.
Seni beklemek ne donuk.
Hiçbir rengi belirgin olmayan.
Hiçbir sayı kendisi kadar değil.
Yüreğimin sesi
bulutsuz bir deniz üstünde
binlerce yıl içinde
gurbetli
sınırlı
yüreğinin üstünde
Hiçbir bedavanın yeri yok
artık hayatınızda
yer vermiyorum düşlerimde
artık
hayatımda
iki sokak aşağıdasınız
Saçlarında ellerim
Yüzünde uyuyan uykusuzluğunla
Senle doğan bu berrak gecede
Saat kaçsa kaç
Bize ne
Koynumdasın
Şimdi sana koşa koşa koşsam
hani şu gidememek olmasa
ne sen orda olsan
ne de ben burda
hani Türk, Kürt ya da herhangi bir anadan doğmak,
herhangi bir milletten olmak zorunda mıyız!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!