Düşünsene şöyle bir dur da
biraz hiç olmazsa
ellerini böğrüne koy
Kaz Dağı'nda çığlık çığlığa zümrüt yeşili saçları,
kökleri kazınan ağaçları,
o saçların içinde kuşları,
hacı amcanın karısı öldü
bir akşam üstü
zaten felçti zavallı kadın
taziyede bulundu eş dost yakın
hacı amcanın gözleri doldu
bir akşam üstü
şiir yazmak sayfalarca
seni anlatmak şâir işi
beynimde çelimsiz
beynimde kifâyetsiz
yığınla lâf ü güzaf kelimeler
kol gezer
kanımız okyanus mavisi
bakışımlı alışımlı
sessiz akar
pasifik
derin derin
ığıl ığıl
gittin gideli
kar fırtınası sivas
ayaza çalmış
şerha şerha dudaklarımı
gel ısıt biraz
gökyüzü nasıl siyaha boyanır birden
İnsan emeği zâyi olmaz a kuzum.
Bunu âmâ kul görür, şüphesiz Allah'ta görür.
Hem mârifet iltifata tâbiî değil midir ağalar, beyler, paşalar (?)
Hele hele tarlada izi olmayanın harmanda sözü mü olur (?)
Çocuk gözlerimde öyle soğuktu ki
çamurla sıvanmış o taş ev
güneş vuran avlusu dahi soğuktu
ilkin ayaz vururdu rûhuma
sonra avluya
kuşlar o canım güneşte üşür
gözlerin ne anlatır ki
ümmî gözlerime
mütehassis temâşâ mı
güzaf tasa mı
nasıl ulaşılır ki pencerene
bir lahza baksam sırça köşkünden
iki şehir arasında
parçalandı yürek
trenler
otobüsler altında seyahat
şehirler yanıyor
bitmiyor
âsî bir rüzgâr hâkimdi kentte
ağaçlar nazlı nazlı sallanıyordu
ve bir kız rüzgâra karşı
ağır ağır yürüyordu
uçuşuyordu altın tozu
sarı saçları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!