sanki sayılı ömrün var dedi
gitti
bu ilk ayrılığımız değil seninle
son da olmayacak
çünkü beni alıştırdın ölüme
karanlığın içinde çırılçıplak
Gücünüzün yettiği el verdiği kadar,
elinizde-cebinizde ne varsa
âlîcenap bir peygamber gibi
cömertçe mertçe paylaşın.
Bölün bölüşün ekmeğinizi
ve asla korkmayın
sen hiç ölen bir kuş gördün mü
ben çok gördüm
kan geliyordu
kulaklarından
ağızlarından
burunlarından
Nâr-ı aşkınla pîr
yıkandı durulandı
nâr-ı hicranla vuslatı ağlattı
yaralandı
hasut mürîdan attı kuyuya
bir değil iki dostu
seyyâl şeytanlar bastı yolları
çekildi inine
yer deliğine
hâinâne mâhir
bir o kadar kancık sinsi harâmîler
yazlak kışlak derûnî uykusuna daldılar
bir yiğidin cenâze namâzı kılınır
Akseki Câmii'nde kristalize vakit
Ankara vurulmuş alnından
şehîdim Yunus Emrem
soğumuş kaskatı kurt balam
anası bakar bakar musallâ taşına
Geç düşer İstanbul'a kar
lâkin rûha erken
yaşayanlar birer zombi gibi
âşktan sevdâdan bîhaber
soğuk gaddar nefessiz yaşar
kaç otobüs camında
hazin bir çift mâvi göz
ıslak
ayrılıklar var
ölümü susturacak
o bakışlar yok mu
çıplak gözle bakamadığım güneş
İzmir'de ezeli bir rakibin var artık
açmayın kar beyazı orkideler
yalanmış güzelliğiniz
bir tûfan koptu yine
borağan vurmuş yüreğimde
Mâvi bir atmaca vurdu
kuru daldan dala çırpınan serçeyi
canı çekildi
canım çekildi ilkin
yorgun bir mermi gibi
yere indiler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!