Kim kimin dostudur hiç belli değil
Sırtını dönene vuran kaçıyor
Dost dediğim asla dostça da değil
Dostluklar yalanmış vuran vurana
İnsanlar un değil, unvan derdinde
Elleri nasırlı insanı görsem
Eğilip elini öpesim gelir
Yüreği nasırlı zalimi görsem
Alnının ortaya vurasım geldi
Gece gündüz akıl teri dökenin
Bakın dostlar, şu ülkenin haline
Görünmez şimdi, ne bey, ne beyzade
Yerler birbirini, bakın şu hale
Sözler ağır gelir şu yüreklere
Görmedim, duymadım tarihte böyle
Hele şu dağlara çıkıp baksana
Lale sümbül yaşıyorlar orada
Ayrık otu, yaban otu yan yana
Hepsi yaşar huzurluca dünyada
Nice nice canlar yaşar etrafta
Ağlamak ayıp mı söyleyin bana
"Yiğitler ağlamaz" nasıl diyeyim
Sessiz mi kalayım akan şu kana
"Yiğitler ağlamaz" nasıl diyeyim
Ağlamak ayıptır diyeni görsen
Sen ağlama, ben ağlamam, kim ağlar
Ben sussarsam, onlar karalar bağlar
Dar gününde, sesiz olan korkaklar
Onlar arkaya saklanan insanlar
Kaderi ağlamakla başlar onların
Yiğitsin diyerek sırtıma binen
Ellerin yanında köpek oluyor
Dar günümde korkup arkaya sinen
Yallana yallana köpek oluyor
Yine düştün aklıma
Gece gündüz ararken
Ay’ım, günüm şaşarak, karanlıkta kalırken
Birden bire parlayıp yolumu aydınlatan
B gün ayın on dördü, gökte ayı bakarken
Parlayan Ay değil, senin güzel cemalin
Yine geldi geçiyor, bir hazan mevsimi
Başıma neler geldi geçti başımdan,
Ah! Bir bilebilsen, şu yaprakların ettiğini,
Yükseklerden bakarken, böbürlenen insan gibi
Gelip geçen hayranlıkla izlerdi,
Kocaman bu tabloyu,
Yine savaş başladı, içimdeki benlikle
Dur dedikçe durmuyor, edepsizlik üstünde
Düşmüş kötü yollara, akıl olmuş biçare
Her gün acı çekerim, bitmeyen dertlerimle
Her şeye isyan eder, elinden iş gelmiyor




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!