eşiğindeyim bu son rüzgarın
acı ot kokularıyla sessizleşiyor gündüz
sana yenilendim hep bu ana kadar
ilginç fikirler ürettim anılar ötesi
sana değil yeniğim sensizliğe...
ayrılığı seviyorum saadet abla
bana ve aşka talip o sür git güzellik
yenileni yok hüznün yeniden yaratılmışlıkta tutkuyla
anılar çay lekesi değil ki saadet abla kazıyıp gidesin
içimden geçenleri bir allah biliyor
sen misin unutmayı sevmeyen oysa ölmek sadece anılarda kalmak gibi
kitaplar dolusu dünyalar kurdum ikimize
ama sen çizgiler çektiğin yerlere kaçtın
donuk ürperişlerle yorumluyorum artık
cadde boyları kalabalıkların arasından sızışını
bakmaya mecalim kalmazken
yankısız ikindiler çökmüş dudaklarına...
günün ucunda su tomurcuğu
gözlerimin alabildiğinde
kısa bir külleşmişliği acılarımın
kirpiklerime dokununca imkansızlık
karardığı gelirdi denizin
dışarıdan korkunca içerisi
kahkahası nasılsa ortasından kesik
adımları her yöne yarım
bakışları ancak kirpiklerinin ucuna kadar
suçsuzluğuyla suçlu
şarkısını bir kendi dinledi
ve tek kendine söyledi
ağustostu
unutulmuştum
anımsanmak için sevince
kırılgan bir güle
gömüldüm...
kimi şose kimi ışıksız karanlık
yoksunluğumu yüzüme vurmayan
yağmurla ıslak güneşle aydınlık
akşamları bastığım yeri görmüyorum
bu yağmurlar beni durduramıyacak
her yanım alev her şeyim yanık
sakın konuştuğumuz yılgınlığa tutunma
bu yol en eski yolumuz
söğüt kokulu
genzimi yakan bir imkansızlık havası
tedirgin gidişlerin kaybolurken yastığımda
nereyi kimi düşünsem
el ayak çekildi günden
ben elini eteğini öpüyorum şiirin
hayatlar eksiliyor kaldırımlarda
kimbilir kaç odada umutlar boğazlanıyor
televizyon başında
benimse ne zamanım ne mekanım var
iş dönüşü karşılaşırdık
beklemekler giyerdin renk renk umut
kırmızı cüzdanında büyük zenginlik inci dişli
işe koyulduğunda evinin kadını hamarat güzellikli
bekçi baban kör ananla gurur duyardın
evin asıl anası babası senin ellerin yıpranık
Bravo öğretmenim. Başarılar diliyorum. Bir perde açılır biri kapanır.