Bir masal gibisin anılarımda,
Ben peşine düşen bir garip çoban.
Seni arıyorum ta Kaf Dağı ‘nda,
Yemeden, içmeden, soluk almadan.
Yüreğim güvercin kafes içinde,
Tenim ürperiyor, içim eriyor,
Ruhum her engeli yere seriyor,
Göğsüm hissediyor, kalbim görüyor,
Yüreğim titriyor seni andıkça.
Kalmıyor ruhumda gam ve kasavet,
Kapandı yanağım mermer masaya,
Kaldı gözyaşlarım sisler içinde.
Koskoca bir ömür gitti havaya,
Yoruldu yüreğim yaslar içinde.
Unutur giderim sanmıştım seni,
Tadı-tuzu yok senden uzakta sabahların,
Güneşler ağlayan gözlerime iğneli fıçı,
Soluduğum havada boz-bulanık bir lezzet,
Reçine kokuları iplik iplik sökülmüş rüzgardan,
Deniz inkar edip duruyor yosun kokusunu,
Taş taşa benzemiyor, kuş kuşa,
Bir yerde birine bir yeri sordum,
Dedi ki; ‘Doğru git asla sapmadan,
İlerde önüne Dörtyol çıkacak,
Dörtyoldan sağa dön hata yapmadan.
Sağın sol yanında vardır bir fırın,
Seni sevdikten sonrayitirdim bayramlarımı,
Olanca sevincimi alıp götürdü rüzgarlar,
Boyumu birdenbire aşar oldu
Dizlerime bile çıkmayan sular.
Kesildi yollarım aşılmaz bataklıklarla,
Gül kurusu ufuklarım çarşaf çarşaf toplandı,
Seni her anışta böyleyim işte;
Yüzümde sonbaharların hüznü,
Avuçlarımda boşluk, ellerimde umarsızlık,
Bedenim iğneli fıçılarda ve kan revan içinde,
Yüreğim küllenmemiş yangın yeri,
Kemiklerim teslim olup gitmiş sızılara,
Bu yurda canımı feda etmezsem;
Albayrak yüzüme-gözüme dursun.
Uğrunda kanımı eğer dökmezsem;
Albayrak yüzüme-gözüme dursun.
Yurda gözdikene karşı durmazsam;
Ben seni, denizi gözlerinde taşıdığın için seviyorum,
Yosun kokularını saçlarında,
Sedefi, ellerinde,
Fildişiyi yüzünde,
Güneşi dudaklarında taşıdığın için seviyorum,
Onun için kafiyeler arıyorum hasretinde
Seni nasıl unutayım anam-babam
Bu sarı başaklar böyle dalgalanırken?
Bu buhar topraktan böyle yükselirken,
Bu güneş kayalıkları böyle yaldızlarken,
Bu serin gölgeler ikindi güneşinde böyle uzanırken?
Ben seni nasıl unutayım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!