Görmeden dokunabilmek sana
Dokunamadan sevebilmek
Beklemeden özlemek
Kana kana içmek yokluğunu
Yutkunarak…
Koş diye bir emir gelir uzaktan
Yürümek zor gelirken insana
Ki korkuyu atmayalım yabana
İşin sonu geçmek de var kızaktan.
O koşarken kovalar mermi
Anlatmak ne varsa, içimi dökmek,
Halimi arz için söz arıyorum.
Yetiyor aslında soğan ve ekmek
Tatlandırmak için tuz arıyorum.
Şefkatten bihaber yüreklerde kin,
Bakma bana öyle derin
Yönüm yolum döner sana
Sefil etti gel-gitlerin
Öyle mavi bakma bana
Anafor gibi gözlerin
Kırk dereden toplayıp, kırk yıllık yangınları
Kattım orta yerine sine denilen yerin.
Örttüm üstüme bir bir sevdakâr yığınları,
Gömüldüm ta altına hem de yedi kat yerin;
Yalnız bırakmadılar beni ahu gözlerin.
Bir gözümün daha olmasını çok isterdim
Arkam dönükken de görmek için seni
Öyle bir kulağım olsa ki
Duyabilsem kalbindekileri
Koklayabilsem yanık duygularını
Tadabilsem
Gecelerin dağdasında
ay dolanır, ben ağlarım.
Yarım kalmış duygularım
bir mazlumun sedasında
ve bir kurşun edasında
Gözlerinde buhran
Gözleri kan çanağı
Gözleri melül…
İçinde patlamış volkan,
Eritmiş dağı;
Anneciğim sen gideli bu elden
Cüceler büyüdü, devleri yuttu.
Yeniden boşluğa daldı Şehriyar,
Masallar Şehrazat'ı uyuttu.
Hayadan utanır hayasızlıklar
Kalbi kararmışa derdim var deme
Olur olmaz yerde anlatır seni.
Mevsimlik gribin döner vereme
Gece gündüz demez inletir seni.
Usul adap bilmeyende ar olmaz



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!