Gülüşümü yorgun bir rüzgara teslim ettim
Çocukluğumdan kalan yalnızlığım var benim
Bu güne dek ne menem acılar talim ettim
Dağlarımı korkutan ıssızlığım var benim
Dilime yakışmıyor kem söz bilirim amma
Taa ucuna gelmişse,ben ne hakla sus derim
Alenen haksızlık bu demezler mi adama
Gece rüyaya rüya, kabusa kabus derim
Amma gündüz kırk adım yoldan görünür yama
Onca yıl nasılsa yaşadın bensiz
Artık gelsen de bir gelmesen de bir
Her günü bir kurşun saydım ya sensiz
Artık gelsen de bir gelmesen de bir...
Önceleri sabır taşına yattım
Oradaydım, bırakıp gittiğinde ben orda
Yalnızdım, yapayalnız, kimsesizdim, sensizdim.
Güneş erken batmıştı, sanki herkes uykuda
Ölüm kapı önümde, çaresizdim, sessizdim.
Oradaydım, bırakıp gittiğinde ben orda.
Gidiyordun
Kuşlar da geliyordu ardından
En çok da serçeler...
Bulutlar, rüzgar, yediverenler,
Umudum, huzurum kokunla gidiyordu
Geriye gözlerin kaldı
Erzurum'un yazıydı, aylardan hazirandı
Taze toprak kokardı her yanı memleketin
Yer yeşil, gök maviydi, tüm renkler olağandı
Bir tek çam ağaçları kokuyordu hasretin
Bir de göğsümde ağrı, bir de yüreğim yandı
Bağrımdaki boşluğa sıkıştı esaretin.
Nasıl baksam, ne ile tarif etsem ben seni
Gözlerinde deruni bir hikaye gizlidir.
Bakışlarındaki haz kıskandırır gülşeni
Her nazarda efsuni binbir gaye gizlidir.
Seni görmek, soluksuz nefes almak gibidir
Göç zamanı değil, gitmeyin kuşlar!
Kalın biraz daha hatırım için.
Başka bir bahara kalsın uçuşlar
Ne aceleniz var etmeyin kuşlar
Göç zamanı değil gitmeyin kuşlar!
Bir hayli yorgunum, bitkinim ey yar
Bir yardan denize uçmuşum gibi
Yüzüme bakmıyor artık aynalar
Yüz kızartıcı bir suçmuşum gibi.
Benim de bozulur ayarım bazen
Nasılsın deme bana
Hiç halim yok bu ara
İçim yığın yığın gam
İçim bölük bölük,
İçim bölük pörçük



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!