Ellerinin ardında gözlerin
Gözlerinin ardında akışan anılar var
Sevdalar artık
Bir med cezir olarak anımsanır
Ve unutulur elbet
Ben sadece tangodan tangoya
denersem o sonsuz çayıra ulaşmayı,
yabanıl mısır, uyurken ben, büyürse
sadece ağzımdan dışarı,
duyarsam ovalarda
atların gürleyişlerini,
Küçük bir tohum adını vermişiz ona.
Fakat kendisi ne tohum der kendisine ne de küçük.
Sıradan ya da belirli bir ismi önemsemez,
uçucu ya da kalıcı, yanlış ya da doğru bir adı da.
Bakışlarımıza gereksinimi yoktur, dokunuşumuza da.
Parlak kep ve flamalar içinde,
Şakıyor çukurun dibinden:
Gel peşimden, gel peşimden,
Dilediğin sevda ise.
Peşimizden gelmeyecek hayalpereste
Merhaba, küçük serçem benim! Biliyorum ki
senin bakışındaki derin ve kasvetli, ılık ışık
su dolu bir küvetteki iki buğday çekirdeğinden
daha da önemli değil. Ve bu yüzden
küçük serçem diyorum sana,
çünkü böyle titreşir serçe kanatları.
Daha emeklemeden şarkı söylerdim
o zamanlar çok şey gerekmezdi
dokundu muydu birileri göbeğime
patlatırdım bir şarkıyı.
La la la lay la lay...
Yakında ışıklı gecelerin geçecek zamanı
Ve yükselecek derin suların ardında karanlık
Ve dalga çalacak şimdi yalnızca
Boğazın sahili tarafından mırıldanan melodiyi.
Yakında yayacak kuş kanadını deniz üstüne
Nicedir unutmuştun ağlamayı
Kimlik kartını yitirmiştin
(Hükümlüdür!)
Ne ki kanıtlayabildin yine de kim olduğunu
Ve şöyle seslendin adı özgürlük olan kelebeğe:
Uç uç kelebek
Acı sözcüğü
Koyu harflerle yazılmıştı
Bütün sözlüklerde.
(1992) .
Çirkin bir orospunun sözleriyle
Ve iğrenç kahkahalarla
Kirleniyordu dünya.
Gökyüzü koyu bir kusmuk gibi
Kapanıp kalmıştı
Edebiyatın böylesine ayaklara düşürüldüğü
ülkeme damla damla uzaklardan gönderdiğiniz çeviriler
biz şiir severlere gürül gürül akan ırmaklar oluyor.
Sonsuz teşekkürler,sevgi ve saygılarımla