-Fedakar Polisimize-
Alacakaranlığında sabah sessizliğinin
Ütülenmiş tertemiz üniforması parladı
Gümüş rengi sabaha,
Derin bir nefes aldı, iç geçirdi ötelerden
Lastik pabuçlarımın ucunda
Ayaklarımın üzerine henüz bastığım yıllardı.
İlkokulda, ufacık cin gibi bir oğlandım
Çevirdiğim çemberin peşi sıra koşturan,
Geçmişin siluetinde bir zamanlar.
Pat diye ölüverdim işte!
Kulaklarımda uğuldayan
Soluk bir senfonisin artık.
Ellerimin uçlarında olmayan
Bir zaman var az uzağımda,
Göz kapaklarımın içine doğru
Yorgun dönüşünde akşamın
Herhangi bir ev;
Pencerelerden sızan izde
Pembeye bürünmüş ışık.
Ardına kadar açılan kapıda
Herhangi bir kadın,
Sır karanlığa demirden
Donuk bir çerçeve
Geçirilmişti sensiz,
Susuz hayatın kıyısında
Omurgasız gemideydik
Hücresinden çıkılamayan.
Beter solgundu gece ayışığında! ..
Kanatları üzerinde bir insan vardı,
Yorgun ışığın gölgesine elleri uzanan
Dingin sesti armonide yankılanan.
Koyu mavinin derin kaybolmuşluğunda
Sen göremediğim şehrimsin İstanbul,
Buğulu gözlerimde.
Gökkuşağı mavisinde kokusunu alamadığım,
Kayboluşunda sokak aralarını bilemediğim,
Cilveli kuşların ötüşünde duyamadığım
Ve asla tenimde hissedemediğim.
Bir yürek taşıyorum elbette
Bala ekmeği katık ederek,
Sevdalara sarıp ağır yükümü
Kayıp zamana doğrudur göçüm.
Son bir umuda bağlandım
Donuk ve iri gözlerine nazire yaparcasına
Gülümsüyordu çarparcasına yüreğinden,
Fışkıran kanı gölgesine alan şahdamarın
Kalın girdap oluşturmakta yola doğru
İnceden süzülerek aktığı kaldırımdan…
Bana benzeyen yüz görüyorum şimdi ölgün bir bedende
Dingin hızı içinde derinlerden yükselen sesler eşliğinde
Düşünüyorum nedir sarsılan bedenimin acizliğini yine,
Neydi bütün bu olanlar uzayıp giden katarlar eşliğinde
Tuhaflıklar karşıtı hayatın içinde kalan düşkünlüğünde…
Tanıtım yazınız çok güzel
Matem ... Yüreğinize sağlık
Şiire dönen kaleminiz herdaim var olsun.
Saygılarımla..