Çağrışımında mutlak şekilsizlik
İfadeye dönüştüğü zaman,
Düşüncesin sen yüreğimde.
Durgunluğunda ıssız sessizlik
Fırtınaya dönüştüğü zaman,
Aksaktı bir ayağı,
Yok denecek kadar
Az görendi gözleri,
Çirkin, yaşlı, siyah
Karganın kanadında,
Gizliydi tılsımpâre…
Gözlerinde bir damla yaş, başında hüzün
Sende kırık bir yanılgı olduğumda değil,
Yanaklarında hafif bir pembe tebessüm
Gördüğümde anlam kazanıyor bu hayat.
Harcanan çaba kaybetmek için mutluluğu
Dörtnala giderken civan kıratın
Yelesinden süzülüp akan terde,
Serin yalnızlık alnıma değen.
Heybeme doldurduğum azık
Hep senin aşkın ıssız yollarda,
Kanarak içtiğim mataramdan.
İnsanlar yaşıyordu herhangi şekilde
Bu yapayalnız sessiz viranelerde,
Başıboş serpintiler ayaklarında
Gübre sarısı sokaklar dar ve ıssız,
Genzi yakan derinden can alıcı
Beter idrar kokusunda ıslak yollar.
Bir matem ışığında çekilen halaylarla
Zor beliren bir çizgide büyür ölüm,
Zincirlerin şıkırtısında çoğalır içimizde
Beslenerek süt dolu iri memelerden.
Nedir yürekleri dağlayan acı feryatlar
Onikiden vurmuştu
Seni hayat,
Bilemiyordun nerede
Ne zaman nasıl.
Anladın ki sonra,
Şaşı bakıyorsun
Bir yaprak yeşermiş dalında kendi halinde
Zaman çatlak kıraç toprağı delip geçmekte,
Güneş kavurup çürütmekte palazlanmış filizi.
Yanardöner kızıl ateş çemberinin etrafında
Hararet içinde sarsılan kızgın bedenlerde,
Silik feryatlarda dillenir sıska insancıklar.
Bir pencere açımında başlarsın ol nefesine
Pencere kapandığında ise gelir vaktin sonu,
Bugün ya da yarın veyahut sonraki dahi gün
Peşi sıra gelir geçer günler hiç anlayamazsın…
Aşklar, ayrılıklar ve kara sevdalar öğütür seni
Zamanın içinde bir yerde
Kulakları sağır eden gürültüsünde,
Bir iş makinesi çalışırmış
Yemyeşil doğanın içinde.
Bellerinden kırarmış devasa ağaçları da
Orta yerinden, kimsenin ruhu bile duymazmış.
Tanıtım yazınız çok güzel
Matem ... Yüreğinize sağlık
Şiire dönen kaleminiz herdaim var olsun.
Saygılarımla..