Aşkını bir sokak lambasının
Soluk benzinde kaybetti derviş,
Bin yıllık ışık parçasının
Dağıldığı o köhne yerde.
Sönmüş yıldız yalnızlığında
Yitirdi umudunu ve aklını,
Zaman yok
Koşturmaca hayat,
Zamanın yok
Konuşmaya ve dinlemeye,
Anlamaya ya da anlatmaya derdini.
Kaybolmaya yüz tutmuş bir bütünün
Kirli ve eksik parçalarıydık herbirimiz,
Yorgun dertli bir gösterinin ardından
Kuklacının iplerini topladığı saatlerde.
Soğuk ve sisli sabahlara ağaran tanyeri
Garip bir tutkusu vardı adamın
Kelimelerle oynuyordu sabah akşam,
An geldi, yalın çıplak bir halde
Onunla oynamaya başladı kelimeler.
Önce ışıksız karanlık bir pencere
İnce bir tülü sarmış bedenin,
Aşk ve ihtirasta acı çektiren
Arzularını fısıldar hayallerin.
Kadife gibidir pembe tenin,
Gergin yaydan fırlayan okta
Çıplak gecelerde bedenim uykuda
Ruhumun yarısı uzakta teninden
Can çekişmede öte yanı kalbimin.
Mermi yakalamaya çalışır ellerim
Gözlerimden içeriye uzanan ince
Karasevda yazgısı seni inciten
Alnının tam ortasına dövülmüş,
On bin yıllık trajedi yüreğinde
Ağıtlarla nakış, birbirine eklenmiş.
Çırpınan kafesinde lirik bir ezgi
Tiz bir kemanın sesi
Mantığa sığmayan bir edayla,
Yankılanırken sağır kulaklarda
Akıl sonsuzluğa uzanır
Yakalanmaz sarsıntıdaki hızıyla.
Bozkırın ortasında bir adam
Dimdik üzerinde ayaklarının,
Sessizce yalıyor yüzünü rüzgâr
Dalgalandırıyor sarı saçlarını,
Hafiften bu çelimsiz adamın.
- Babama, Eşime ve Tüm Sevgili Öğretmenlerimize -
Hatırlıyor musun o çocukları
Yürekleriyle sevgi satan,
Ekmeklerine mutluluğu katık yapan
Çocukları.
Tanıtım yazınız çok güzel
Matem ... Yüreğinize sağlık
Şiire dönen kaleminiz herdaim var olsun.
Saygılarımla..