İlk öğretmenimle tanıştığım zaman
Sınıfımızın en yükseğine asılmış resminde
Görmüştüm seni o gün.
Okuyup yazmayı ilk harfinle başlayıp
Düşünmeyi, bilimi, sanatı öğrendim adınla
Büyük Atatürk...
Zaman, sanki bir su
Akıp giden.
Ömür, bir anlık süreç
Göz açıp kapayana dek.
Dal dal çiçek
Arı, kelebek her yan
Yedi renkli gök kuşağına asılı
Yağmur damlalarıyla örülü
Bir salıncakta, bembeyaz gördüm seni...
Bulutların arasından ışıyan
Beyaz bir gemi vardı
Palamarlarla bağlıydı rıhtıma.
Rıhtımda bir adam, üzgün mü üzgün
Kadınsa güvertedeydi, ağlıyordu
Gözyaşlarını siliyordu sessizce...
Çığlık çığlığa karanlığı yırtarak
Uyandım gecenin bir yarısı.
Gözlerimden sen akıyordun,
Dudaklarımdan adın...
Yüreğime dokunan tatlı sesinle;
Giderken esen o hüzün rüzgarı,
Gönül perdemi bir bir kapatmıştı.
Can karanlığımın kaynağı, canan!
O perde, bir daha hiç açılmadı.
Yaz haziranının güz akşamıyım
Sokak lambasında bir karaltıyım
Gözümden boşanan kay yağmurunun
Yüreğine düşen bir damlasıyım.
Rüzgar uğramamış hoyrat koyunda
Kızıl gül yanığı gözlerinin enginliğinde
Yorgun yürek kulaçlarıyla
Denizlerde boy vermeye can atarken
Suların ateşinde ellerini ısıtan
Sarı eylüle, kucak açan mevsim...
Hatırlar mısın?
Dağlardan esen sevda rüzgarlarıyla
Yanarken tenimiz,
Biz uzak diyarlarda yaşanan
Hülyalara dalardık
Koyun koyuna...
Yükselmişsin mavi göklere
Bulutlarla yarışırcasına
Uzatmışsın dallarını uzağa
Gelip geçeni kucaklarcasına.
Koca ıhlamur ağacı
Akşam olup da



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!