Kalbimin üzerinden geçen yolda
Yürüyen sen, ey yabancı!
Çok uzaklardan geldiğin belli de
Gideceğin yer sanırım buraya kadar.
Geldin, kapımı çaldın, baş tacım oldun
Eyvallah.
Ay, yıldızları arıyordu
Bulutların arasında geceleyin.
Bense, seni bekliyordum
Sokak lambasının ışığında.
Yağmur, yağmakla yağmamak arasında
İkirciklenirken,
Çok ama
Çok uzak yıllar ötesinden
Bir selam getirdi rüzgar bu akşam.
Ay kadeh kaldırıp eşlik ediyor
Altından kalkılamaz yalnızlığın romantizmine.
İçiyoruz geceyle birlikte aşkın şarabını
Git diyorsun öyle mi?
Oysa;
Yüreğimin en ince yerinden
Kalbinin derinliklerine bağlamışsın
Yıllardır sende paslanan varlığımı...
Yıldız yıldız bir türkü yağdı gece tülüne
Yara olup dizildi gönlümün bam teline
Teselli nedir bilmem geçen ahir ömrüme
Sazım dertli, sözüm de dertli bizim ellerde...
Bulutlarla yarıştı kalbim, rüzgar önünde
Eşsiz memleketimin dağlarında
Bin bir renkli çiçekler açarcasına
Saçlarına bahar düşmüştü senin.
Koklamadan daha lale sümbülüne
Soldurup güz yağmurlarıyla ıslatmışlar gülüm...
Başı dumanlı dağda bir ceylan ağlar,
Zalim avcının yağlı kurşununa takılmış yavrusu.
Kapısı aralık viranede biçare kadın yanar,
Kara celladın baltasının ağzında oğlunun boynu.
Gülistanda bir fidanın figanı feryadını boğar,
Vahşet altında kuruyor çünkü açamamış goncası...
Kızıl gül yanığı gözlerinin enginliğinde
Yorgun yürek kulaçlarıyla
Denizlerde boy vermeye can atarken
Suların ateşinde ellerini ısıtan
Sarı eylüle, kucak açan mevsim...
Yağmur toprakla döğüştü
Deniz dağlarla vuruştu
Alev rüzgârla boğuştu
Ve aşk, ateş ile doğdu...
Bir elmayla sürgün yedi
Damarları çatlatacak kan renginde
Güller açılır benim sevgi bahçemde.
Masumları ağlatan zalimleri boğacak kadar
Alnımda terim var, taşkın seller ağırlığında...
Deli poyrazlarda yorulmazcasına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!