Ay utanır;
gizler gamzesini,
Gözlerini kırpar...
Geceye salınan ninniyle
Yıldızlar olta atar umuda,
Göğün endamını çizgileyen kuş sürüsü
yüreğime masallar giydiriyordu;
sen uyuyunca...
Bir yol var önümde
Fersah fersah patika.
Yollar yarin ayak izleri,
Sır olmaktan şaşmış
Çakıl taşı yollar...
İki tarafı lavanta tarlası,
Bir mahzenin
sessiz ve soğuk duvarları
şahittir yüreğe düşene...
Zuladaki sessizliğe...
Ruhların ahengine...
Ahenkteki içtenliğe...
Bu gece yıldızları emzireceğim,
Üçleyeceğim dilimdeki duayı.
Geceye 'masalımsı sen'i söyleyeceğim.
Ay şahit...
Hüzn-ü Sevgi
Serenatım sanadır yar...
Kulak ver dinle;
Bu aşk katıklı sevgilini...
İhtişamlı senfonim...
Cam kenarı düşlere,
Sonsuz sevmelere
meftun olmaktır aşk;
her gece...
Hüzn-ü Sevgi
Desem ki:
Gözlerinin kıyısına memleket kurulmuş,
Şehrin aşka çıkan sokakları kirpiklerine asılmış,
İklimi Mezopotamya'yı andırır gibi;
Yasak bir dilin isyanında
yüreğimden kopan serzenişlerle
yürüyorum sana,
ölümüne...
Aykırı bir aşkın vuslatında
sesleniyorum yâr sana...
Ey gözlerime menekşe çizdiren adam;
Hüznümün mor gecesine düş.
Hüzn-ü Sevgi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!