Yıllar birikir ardımızda, yürek,
Yıpranır ve soluk daralır
Güneşli geniş bulvarlardan,
Isıtan dost tebessümlerden
Uzlet köşemize ne kalır?
Hele elden gidince teselliler
Sefil bir sefinede gider sevincim,
Kalbimse kıyıda kaybolur, yiter
Onu Nakkaştepeye nakşeylemeyin
Defnedilsin...belki yeniden biter
Beni ey damıtılmış güzellik!
Beni ey hüsnün çehreleşmişi
Günlerin gözeneklerinden süzüldü,
Bir masal, öte yana geçti
Masalın bile inanılmazıydı,
Masal da degil belki 'Hiç'ti....
Demek bu kadar sürecekmiş 'Büyü'
Ey 'Acı'çekil köşene ve uyu
Kurgusu değişince hayatın,
Şirin görünür ölüm; bu kuraldır.
Sanırım ki korkumuzdan,
Öyle bir duruma düşmüşüz...
Düşler bile düz, mâcerasız;
Duygular nehri mecrâsız,
Meded ey zaman, bir parça kestir
Kestir bir parça ucundan zülfünün;
Gönül şarkılarını söylerken Safiye Aylâ,
Firak ey felek firak!
Ve bir o kadar da hüzün.
Eser kalmasın esrikliğinden,
Güz geçti vedalaş güzelliklerle
Martifal mi okuyorlar martılar?
Ben hiç martı görmemiştim Priştine'de...
Sualler su altında kalsın abe çocuğum,
Soğuracak sorunlarını ergeç
KISIRDÖNGÜ
Nereye götürür bizi bu sevda?
-Ölüme, ancak ölüme.....
Sevdayı terkettim gitti.
Güçlüydü günahlar,güçlüydü peygamberler
Tanrım,biz ne kadar da güçsüz kaldık...
Veliler,ıztırapların çocuklarıydı,
Biz ıztıraptan da,zevkten de,senden de öksüz kaldık.
.
ŞEB-İ ARUS
Bugün sebepsiz kederi unutmak gerek
Ve “komparsita” çalmalı felek,
Düğün gecemizde.
Dilsiz mağaralarına yeraltının,
Çiçekler saçarken bahar,
Terket kederi çürüyüşe ey yüreğim!
Toplanmasın ürünü, sürünsün tarlalarda,
Sürünsün ürünü ayak altında;
Kalsın tarlalarda keder...
Ay doğsun gece üstüne tarlaların,
Ay doğsun, Ay doğsun...
Sayın Sans ve Sayın Kaskaoğlu'na teşekkürler
Sayın Sans ve Sayın Kaskaoğlu'na teşekkürler