Hüseyin Erdinc Şiirleri - Şair Hüseyin E ...

Hüseyin Erdinc

Bir Sigara Daha Yaktım (I)

Bir sigara daha yaktım…
Dudaklarımın kenarında yarım kalmış bir gülüşün izleri,
avucumda kırık bir zaman saati gibi dönüp duran yalnızlık…
Her nefeste, dumanın içinde kaybolan yüzünü arıyorum.

Devamını Oku
Hüseyin Erdinc

Bir Sigara Daha Yaktım (1)

Bir sigara daha yaktım…
Dudaklarımın kenarında yarım kalmış bir gülüşün izleri,
avucumda kırık bir zaman saati gibi dönüp duran yalnızlık…
Her nefeste, dumanın içinde kaybolan yüzünü arıyorum.

Devamını Oku
Hüseyin Erdinc

Bir Yok Oluş

Uzanınca titriyor parmaklarım.
Bunu bir hastalık sanmıyorum artık,
çünkü dokunamadığım her şey
bir başka şekilde beni geri itiyor.

Devamını Oku
Hüseyin Erdinc

Bodrum’da Aşk Gibi

Seninle ilk yürüdüğümüz sahili hatırlıyor musun?
Çay bardağında buğunun ardına gizlenmiş sözlerimiz vardı.
Bodrum’un sabahı gibi tazeydi bakışların,
İlk yudum gibiydi, dudaklarımda bir yangın bırakan…

Devamını Oku
Hüseyin Erdinc

Söyler misin burnunda tütmek için, daha kaç şiir yazacağım

Söyler misin burnunda tütmek için,
daha kaç şiir yazacağım?
Kaç defter dolduracağım,
kaç kâğıdı yakacağım,

Devamını Oku
Hüseyin Erdinc

“Bu Sabah da Şiir Yazalım”

Hep ben mi şiir yazacağım,
Bu sabahta sen de yaz, olmaz mı?
Güneş yine aynı yerden doğdu,
Aynı sessizlikle uyandı sokaklar.

Devamını Oku
Hüseyin Erdinc

“Canın Seferi”

Ben bu yola düştüm aşkın izinde,
Ne tac ararım, ne taht gözümde.
Her şey fânî, kalmaz elde,
Bâki olan bir tek Dost’tur özümde.

Devamını Oku
Hüseyin Erdinc

CUMHURİYET’E YÜRÜYÜŞ

1881, Selanik…
Bir çocuk doğdu;
Adı Mustafa Kemal.
Henüz kimse bilmiyordu ki,

Devamını Oku
Hüseyin Erdinc


Dayan

Dayan ey gönül,
çünkü sabır, taşın kalbine düşen su gibidir;
en sert kaya bile sonunda güle döner.

Devamını Oku
Hüseyin Erdinc

Delinin akıl hastanesinden çıkışı
Deliliğin İçinden Doğan Hürriyet

Gözlerimden yaşlar süzülürken ilk kez etrafı gördüm. O duvarların beyazlığı artık bana mezar taşı gibi görünmüyordu; sanki nefes alıyor, sanki içindeki gölgeleri salıveriyordu. Yıllardır renkleri seçmeyen gözlerim birden griyle beyazın arasındaki farkı yakaladı. Güneş, demir parmaklıkların arasından içeri sızıyor, ince ince yüzüme vuruyordu. Ve ben, yıllardır karanlığa alışmış gözlerimle ilk kez ışığı seçtim.

Doktorlar şaşkındı. Defterleri ellerinden kaydı, kalemler avuçlarından yuvarlandı. Birbirlerine bakıp fısıldaştılar, ama sesleri bana ulaşmadı. Çünkü ben artık onların sesine değil, önümde beliren bir gerçeğe kulak kesilmiştim. Hemşireler, gözlerimin akışına şaşkınlıkla baktı. Onlar benim boş bakışlarıma, kendi kendine mırıldanan dudaklarıma, hezeyan dolu çığlıklarıma alışmışlardı. Ama bugün farklıydı. Bugün ben boşluğa değil, bir siluete bakıyordum.

Devamını Oku