bugün
bir kuş.ıçtı başıma
'Allah! ' dedim:
'bugün şanslı günüm'
biraz yürüdüm
düşerken suya gri akşamlar
umutlarla birlikte
bir öksüz çocuğun hıçkırıklarıdır
akıp, giden
ölü bir sevdanın haykırışıdır
ümitlerim öylesine kırılmış, bitmiş ki
değil ikinci bir sevmeye
sevilmeye bile gücüm yok
hayattan öylesine bezmişim ki
değil oynayıp, gülmeye
ağlamaya bile gücüm yok
Ey gafil, dünyada malım var diye sevinme
Tokatın nerden geleceğini bilemezsin
'Küçük dağları ben yarattım' diye gerinme
Sonra o çukur, sana dar gelir giremezsin.
Hasan Buldu
ıslak rüzgarın sesi
şaklıyor yüreğimde
bir kamçı gibi
bir cenderenin arasında
akıyor kızıl kanım
dikenlerin arasında
gökyüzüne gülümseyen
güneşe meydan okuyan
çöllerin çiçeğisin
susuzluktan kuruyan
düş yetimi gözlerim
ne kederi
ne de umudu bilirim
bir tükürük izidir
kara yazgılı yaşam
Ram olmam ben hiçbir güzele
Deli gönlüm olmuş divane
İçerim mey olurum sarhoş
Gezerim başıboş avare
Geçip gitti ömrüm bir hayal gibi
Akıp gitti yıllar tıpkı sel gibi
Kırıldı merdiven son buldu hayat
Bir zebani geldi aldı yel gibi.
Günün şiiri olması gerektiğini düşündüğüm bu şiirden anladığım, yetimhanede büyüyen yetim bir çocuğun, rüya görmeyi, kederi ve umudu bilmeyişi, yetimhanenin taş duvarları arasında yaşamının bir tükürük izi kadar değersiz oluşu ve bu taş kanatlar nereye savurursa oraya gidişin bir mecburiyet olduğunu ...