Yorgunluğum dillendi seninle
yaşlı mısralarımı
bunamış şiirlerimi
dayandığım kır güllerini
kıyama duran kalemimi
ve gülüşü köle pazarında satılık
Ne oldu alnıma yazılan son duraktın
Kader yollarında bilmem kime aktın
Bana aşkın kahrını miras mı bıraktın
Aldım kabul ettim başım gözüm üstüne
Kalbim kalbine bağlanan yol olurdu
kadınım
bebek düşlüm
dik duruşlum
sol yanımın ağrısı
kavgamızda
namert sofrasında kaşıklar
Eyleme gönlünü ahı zar ile
Cahile elbise biçemezsin
Gördüğün hal surettendir
Sen bu serden geçemezsin
Sözü söylesen kalır havada
Gidişinle sen bozdun gönül akdimizi
Ayrılık saatini kurdunda mı gittin
Bunca yıldır heba ettiğin vaktimizi
Hesabını verecek yüzün mü kaldı
Gidince kalbinin muhaciri oldum
Varsın kurban eylesinler İsmail”imi
Biz mazlum Nesimi”min ahdindeyiz
Kustuğu gün toprak özden öze
Minnet eyleyen gözümüz mü kalmış
Varsın dara gitsin Abdalım Pir-i
“Elif” gibi sevdim seni
dümdüz, riyasız, yalansız
gönül çalan mıydın?
deniz gözlerim akarken apansız
düşler bahçesinden düştüm
biliyorum biliyorum sen bana düş”dün
Bir gün ansızın ölüm haberim alınca
Sana ben kokan hatıralarım kalınca
Benden sonra her şey öksüz olunca
Üzülme emi kavuşmak mahşere kalsın
Yuvamın kıblegahı yönüm sana dönsün
Demek gidiyorsun.
Tasını tarağını topladın
Gitme diyemem
Adına yazılmış bunca şiirleri
Kururken şimdiden gönlümün nehirleri
Kal desem, kalmayacağını bile bile kal
Seni içime çekeyim de öyle git
Belki bir daha rüzgarlar esmez
Bilmem ki ne dindirir yokluğunu
Hasretimi şiirler bile kesmez
Akmaz kuruyan gönül pınarımı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!