Çocukken hep olgun oldum.
Yaşımdan daha büyüktü adımlarım, insanlara olan tavırlarım. Şimdi çocuklaşmak istiyorum yorgun bedenime inat ne olur çok görmeyin...
Hala gülümseyebiliyorsam acılarımı karşıma alarak, yüreğimin sevgi dolu atmasındandır.
Bir kahveyle bile mutlu olabiliyorsam, o benim masum çocuk yanımdır...
Gözlerinde yarı ağlamaklı bir hal, gülüşünün ucunda sızı. Ne oldu, nedir sendeki hal? Yüreğin tarumar, gözlerin konuşuyor sen sussanda, hüznün kendini ele veriyor. Anlatamazsın bilirim, ağlayamassın da. Bir çocuk gibi annenin dizleri gerek, babanın omuzu. Topum patladı diyemezsin, bebeğim kayboldu, şu çocuk beni üzdü, düştüm kaşım yarıldı, dizim kanadı diyemezsin. Yaraların gözlerinde, gülüşünde, gönlünde. Bahanelere sığınarak gözyaşı dökme yaşın çoktan geçti. Büyüsende çocuk yüreğin hiç değişmedi...
Ben dalgın ve durgun insanları severim.
Hele de hüzünlüyse gözleri ve arada gülümserken buğuluysa bakışları.
Gizemli tavırları dikkatimi çeker izlerim onu,
bir öykü olur yüzende anlatamadıkları...
Dalıp gitmelerim var bu ara, biraz güz yorgunuyum.
Meraklanma geçer gider, bunu da atlatırım.
Ben güçlü bir kadınım...
Birazdan kahve yapar bu hüznü dagıtırım.
İçimin harabe oluşunu kimseler bilmez.
Gözyaşlarımı siler gülücükler atarım.
Değişken kadınlar vardır ruh halleri sürekli değişen. Sabah kalkar saçı dağınık, içinden hiçbir şey gelmez. Kahvesini yapar, müziğini açar, başlar ağlamaya. Hüzün çöker içine. Öğleden sonra bir arkadaşıyla buluşur şık ve güzel makyajı, saçı çok hoş bakımlı, neşeli, keyifli. Sabahki hüzünlü moralsiz o değil sanki, akşama doğru kafası karışık, sinirli, gergin, hırçın, duyguları sürekli değişim gösterir. Sevgilisinin yanında ise çocuklaşmak ister anlaşılmadığı ve ilgisiz kaldığı zamanda, dar eder burnundan getirir. Sabahtan akşama kadar sürekli değişim gösteren bu kadınlar kişilikleride renklidir, hiç sıkıcı değillerdir. Dört mevsimi yaşarsınız parçalı bulutlu, şimşek çakmalı, yağmurlu ve soğuk, mağrur, gururlu ve hüzünlü bir güz.
Coşkulu, neşeli, çiçekli, kelebekli, şarkılı, danslı, çocuksu, şımarık, alımlı, edalı, sıcak ve sempatik bir yaz. Bir türlü anlamadığınız, çözemediğiniz, gizemli kadınlardır onlar...
Hiç bir şey değişmedi. Çocukkende kendi dünyamda yalnızlığı severdim, gözlerimde hep hüzün gizlerdim ve tek sırdaşım şiir defterimdi...
Çılgınlık yapacak arkadaş istiyorum yanıma.
Sıkıldım aklı başındayı oynamaktan, uslu durmaktan.
Deli desinler kaç yazar, hayatta zaten hep bir şike var, bir de oyun bozan, heves kaçıran, hayalleri yıkan...
Ne olacak şimdi dediler, endişeli gözlerle.
Baktım herkes yaralı, herkes kırılgan, incinmiş.
Şaşkın bir umutsuzluk sarmış, bir kaç iyi insan kalmış, doğruluk dürüstlükte yan yana.
Gemi battı batacak. Sür dedim kaptan bizi
deliler diyarına...
Benimle yarışırsan ben kazanırım. Çünkü benim kaybedecek hiçbir şeyim yok ve aklı başında bir deliyim. Dengesizin biriyim, bile bile kendini ateşe atma derim...
Tebrik ederim
“Yere” mim olmadan “yâre” lam olmaz.
Görmemişken bile, yüreğim kaldıramaz.
Cemalini göreyim, cennetten de geçerim
O Kevser şarabını, gece gündüz içerim.