Bir acayip zamandan geçiyoruz
Bu yaklaşan kıyamet değilse, ne?
Göğsüne çiçekler ektiğim toprakla uzlaşamıyoruz
Sarkaçlar birer durağan nesne.
Gün geçtikçe kaçıyor yaşama hevesim
Elim yorganıma uzanmıyor
Üşüyorum.
Penceremde bir kuş titriyor
Tir tir...
Bir bir ortaya çıkıyor suçluların yüzleri
Düşlüyorum,
Yine avuçlarımın içinde yüzün,
Sıcacık...
Yakın çevremiz bezmiş yaşamaktan
Uzak kentlerde insanlar ölüyor
Gerçek, düşe mani
Uyandık Aysun Hanım
Sahipsiz kapıların
Özgürlüğe açılması gibi aralandı gözlerimiz
Apaydın her yer
Gökyüzü bizi uyutunca
Geceliğini çıkarmış üzerinden
Karanlık geceme süzülen
Bembeyaz bir ışık hüzmesi gözlerin
Kara sularıma sızıyorsun topluma inat.
Kabuğunu kıramazsın ama
Çabuk evrildik
Çoğu şarkılaştı şiirlerin
Bakışlar uzak artık samimiyetten,
Başkalaştı
Davetsiz süzüldü bahçemize zaman
İp atladı çocukluğumuzla, seksek oynadı
Şimdi değilse de ileride anlayacağım
Babamdan aldıklarıyla
Cömertlik gösteriyor devlet
Dar gelirliler ev kurası için
Bir umut noterli salonlara gidiyorlar
Zengin olsam asla oturmayacağım evimizin bahçesinden
Sana gelebilmek pahasına
Bir kâğıt gibi
Orta yerinden yırtıp attım gururumu
Çapraz sorguya aldım vicdanımı
Kör ışıklar altında
Afili yalnızlıklarımdan geçtim
Yanlışlarımın sarmalında hayli yıpranınca
Yıldızları kılavuz edindim kendime
Öyle bir parladı ki umutlarım sanırsın zümrüt
Çürümüş balıkçılları sahile gömdüm sabahın serininde
Eve dönerken, anlamsız bir şekilde
Hoşuma gitti yine ismini söylemek
Seksi sunucu hatmetmiş günü
Tüm sunum ezberinde
Defolu yüzü ve çarpık dişleri
Umurunda değil
Büyük çelişki.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!