Bakışın ısıtmıyor artık içimi
Ellerinde, herkese dokunmuşluğun günahı mevcut
Şimdi en çok iki yabancı olmayı isterdim seninle
Gözlerimden silmek isterdim yüzünün izlerini
Yâr, sayısız haram değmeseydi tenine
Yalnızca gülüşün için bile sevebilirdim seni.
Yalnızlığım, nasıl bir şekle bürünmüşse artık
Tıpkı sen
Daha da yalnızlaşabilirim bundan sonra
Hatta, kaçarım herkesten.
Sevmek için önce ona,
Sonra bana,
Sonra tekrar ona baktım
Olurumuz yok gibi geldi
Aşk tarafına hiç geçmedim.
Masamda öylece duran kum saatini kırdım bu sabah
Kendisi bile unutmuştu
Tepetaklak duruşlarının sayısını
Nasıl bir öfkeyle yere vurduğumu hatırlamıyorum
Kırıldı, parçalandı, halı kum doldu
En sadık arkadaşımın enkazı tüm eve dağıldı
Maktuller aşık olduklarından beri katillerine
Kavgama kan sıçradığından bu yana
Suyun akışıyla
Yolun yokuşuyla
Ters düşen benim
Bileğim çoktandır hazır bükülmeye
Düne kadar topaldı zaman
Bugün ardından atlı koşsa eremez.
Nereye bu gidiş?
Suda tek başına sekiyor taş
Günaydın!
Kısa zamanda nesli tükenecek olan bakkallar
Çoktan açtılar kepenklerini
Sokağın köşesindeki anne kedinin ağzında
Dünyalar dolusu telaş
Yolculuk çileli
Uzaklaştıkça geçer sanmıştım
Hiç hesaba katmamıştım
Pazartesi günlerinin perişanlığını
Oralara ait değildim,
Benim,
Hep benim,
Tek benim
Her kötü sonun sorumlusu.
Gün sunumu günahlarımın cezasıdır
Haylaz sırtımın arsız kamburu



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!