Oldu mu ya arkadaşım?
Böyle zamansız bırakıp gitmek var mıydı?
Sen demezmiydin bana
'dost ile içilir bu içki'
Peki şimdi ben kiminle kaldıracağım kadehimi?
Aslında kırıldım sana
Mademki talihsiz bir kulun idim
Niçin beni baştan sen öldürmedin?
Daha yetmedi mi çektirdiklerin?
Ömrümü tükettin, hiç güldürmedin.
İsyanlar etmedim yetişir diye
Yıllar yılı bu hasretin, yüreğimi yakan közdü,
Mutluluğu yaşatmadın, ayrılığın beni üzdü,
Aramıza giren ise söylenilen yalan sözdü...
Kimselere diyemedim, benim aşkım hep öksüzdü.
Kavuşmamız hayâl idi, gönlüm kaldı âh u zâr da
Çakmak çakmak gözlerin,
Yıldızlar kadar uzak,
Ulaşmak istedikçe,
Yolumda bin bir tuzak.
Bu sevda deryasında,
Senden kalan tek yadigâr,
Resmin ile bu mektuplar.
Âşkımızın üzerine
Kâbus gibi çöktü yıllar.
Mümkün değil o günlere,
Ufuk ta güneşin batması ile
Gömülüp gidiyor bir gün maziye.
Ardından bakarken yaşlı gözlerle
Ömrümüz geçiyor istemesek de.
Avunmak boş yere,etmez teselli
Saat dokuzdu Haydar paşa garında,
Tüm saatler dokuzu vuruyordu…
Trenin penceresinde son kez göz göze geldik seninle.
Hareket etmeye başlarken tren,
O küçümen, pamuk ellerin, ellerimin arasından sıyrılıverdi.
Terli ellerimde, soğuk rüzgâr esti bir zaman.
Hadi getir meyhaneci,
Şöyle bir donat masayı.
İçki kadehleri de koy masaya,
Bu gece,içip de,sarhoş olmak istiyorum.
Kemancı,gel sen de çöküver masaya.
Dokun kemanın tellerine,
Edilen yeminler sözlerde kaldı.
O masum bakışlar gözlerde kaldı.
Bulunmaz bir daha o güzel günler,
Mazinin için de bir yerde kaldı.
Sevgiyi aradık yıllar boyunca.
Nasıl oldu şu gönlüm bir gülüşe aldandı,
Kör misali görmedi, seviliyorum sandı.
Unuttu her bir şeyi, yalanlarına kandı,
Düştü aşk ateşine, yandı, ah her gün yandı.
Elden ne gelir artık, acı çekmekten başka,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!