Bir ocak sabahı erkenden,
Evden çıkıp işe giderken.
Bir çocuk oturuyordu köşe başında,
Hemen hemen desem, on bir, on iki yaşında.
Solgundu benzi, morarmıştı yüzü.
Yanına koştum görünce öksüzü.
Hekim gelse çare bilmez yarama,
Islah olmaz bu dert, beni öldürür.
O zalim yâr kına yaksın eline,
Öldüğüm gün onun düğün günüdür.
Güvenmiştim ona, arkamdan vurdu.
Sevdanın büyüsüyle,
Dönüyordu başımız.
Her şeyin üstündeydi,
Senle olan aşkımız.
İkimizde mutluyduk,
Yıllardır kalbimde taşıdığım bu,
Ne bir bıçak, ne de kurşun yarası.
Sinem örselendi, aşkla dağlandı
Sevda vurgunundan, yanar orası.
Vefasıza haber saldım, gelmiyor
Gelirim diyordun çağırdığında,
Bir türlü dönmedin, yıllar tükendi.
Arayıp durdum hep son bir umutla,
Bulamadım seni, yollar tükendi.
Savmadı bende ki şu aşk yarası,
Vuslat ektim gönlüme,
Hasret çiçeği açtı.
Dayanmak zor zulmüne,
Figan arşa ulaştı.
Bunca yıl boşunaymış,
Söyleme kimseye,bırak bilmesin,
O güzel bakışın sırlar gizlesin.
Aşkımız kâlplerde kalsın,yeşersin.
Zamana kızıpta,gitmek olur mu?
Geçen yıllar seni değiştirmemiş,
Sevdana karşılık bulamayınca
Yüklenip acıyı dertle dolmuşsun.
Söylemesen bile hâlinden belli
Sen de benim gibi mecnun olmuşsun.
Canından bir parçanı ellere verip
Sözlerimi sana duyuramadım,
Hasretinle harap oldu bu yürek.
Gözlerimi senden ayıramadım,
Bir selâm ver bari, söze ne gerek.
Özlemin artıyor her geçen günle.
Bu aşkın bitmesine, bil ki sen sebep oldun,
Suçlama hiç kaderi, kader ayırdı diye...
Yıllardır sen benim, her gün ahımı aldın,
Acı çekmekten başka ne kaldı ki geriye…
Her gün yolun gözledim, belki dönersin diye.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!