Nasıl oldu şu gönlüm bir gülüşe aldandı,
Kör misali görmedi, seviliyorum sandı.
Unuttu her bir şeyi, yalanlarına kandı,
Düştü aşk ateşine, yandı, ah her gün yandı.
Elden ne gelir artık, acı çekmekten başka,
Bir ocak sabahı erkenden,
Evden çıkıp işe giderken.
Bir çocuk oturuyordu köşe başında,
Hemen hemen desem, on bir, on iki yaşında.
Solgundu benzi, morarmıştı yüzü.
Yanına koştum görünce öksüzü.
Vuslat ektim gönlüme,
Hasret çiçeği açtı.
Dayanmak zor zulmüne,
Figan arşa ulaştı.
Bunca yıl boşunaymış,
Gelirim diyordun çağırdığında,
Bir türlü dönmedin, yıllar tükendi.
Arayıp durdum hep son bir umutla,
Bulamadım seni, yollar tükendi.
Savmadı bende ki şu aşk yarası,
Sevdanın büyüsüyle,
Dönüyordu başımız.
Her şeyin üstündeydi,
Senle olan aşkımız.
İkimizde mutluyduk,
Yıllardır kalbimde taşıdığım bu,
Ne bir bıçak, ne de kurşun yarası.
Sinem örselendi, aşkla dağlandı
Sevda vurgunundan, yanar orası.
Vefasıza haber saldım, gelmiyor
Söyleme kimseye,bırak bilmesin,
O güzel bakışın sırlar gizlesin.
Aşkımız kâlplerde kalsın,yeşersin.
Zamana kızıpta,gitmek olur mu?
Geçen yıllar seni değiştirmemiş,
Sevdana karşılık bulamayınca
Yüklenip acıyı dertle dolmuşsun.
Söylemesen bile hâlinden belli
Sen de benim gibi mecnun olmuşsun.
Canından bir parçanı ellere verip
Sözlerimi sana duyuramadım,
Hasretinle harap oldu bu yürek.
Gözlerimi senden ayıramadım,
Bir selâm ver bari, söze ne gerek.
Özlemin artıyor her geçen günle.
Aşka kıymet vermeyen,
Bilemez ki sevdayı.
Eğer kâlbi taştansa,
Arama hiç vefayı.
Böyle kâlp taşıyana,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!