Ağamın ceketi var
Kumaştandır
Kumaştandır
Boynunda kravatı var
Gözümdeki yaştandır
Kendi ekseni etrafında dönmeyen bir dünyada yaşamayı çok isterdim
Mevsimler hep sıcak kalsa
Hiç kış gelmese
Üşümesek
her gece yeni bir şehir kurdular denizde balıkçı gemileri yine bir balık tuttu kendisine ağları ağlayan balıkçı kıyıda kürek çeken sandalcı dümenini karaya çevirince yeni bir küfür keşfettiler kendilerine sırtına saplanan rüzgar köleleri baştan aşağıya yorgun bir anda sarhoş olup karanlığın sofrasında denize çapa attılar ve gözden kayboldular içlerinden sövdüler teknelerini batıran demir yumruğu bir anda pas tutup denizin ortasında gökyüzüne kafa attılar ve sözde uçtular yeni bir hayat kurdular kendilerine balıkçı gemileri yine bir balık tuttu kendisine ağları ağlayan balıkçı
Her şey ; kötü kokan dengesiz bir sistemin yamuk terazisinde ayakta durmaya çalışan genç bir işsizin, şehrin kayıp afişleriyle dolu renksiz duvarlarının dibinden ürkerek geçerken, iş bulma umuduyla bakındığı derme çatma dükkanların camında tesadüfen okuduğu bir yazının anlamını düşünmesiyle başlar:
‘’ aile mezarlığımız alt kattadır! ‘’
piyano çalıyordu odasında müzik besteliyordu kuş tüyünden kalemiyle notaları geçiriyordu saman kağıdına ara sıra balkona çıkıp intihar süsü veriyordu bakışlarına gözlerim odasında aklı yine piyanosunda piyano çalıyordu odasında parmakları notasında keşke ben de yanında olsaydım o kızın piyano çalardık birlikte parmaklarımız aynı anda değerdi notaya aynı anda birbirimize aşık olurduk keşke babası kalbini çalıp kızının odasına girmeseydi piyano çaldı burjuvadan babasına bambaşka bir piyano istedi odasına aklı yepyeni notalarda gözlerim odasında aklı yine piyanosunda piyano çalıyordu odasında parmakları notasında
Yıllarca trene baktın
Ho Allah'ın öküzü
Hiç mi aya çıkmadın
Çüş Allah'ın öküzü
Yürü yürü gitmez dürzü
badana kokulu ilkokul yıllarımda
dut ağacına çıkıp
patlayana kadar dut yerdim
okula giden patikanın kenarında
kestane toplardım
kağıttan uçaklar yapardım okulun bahçesinde
köyümün kokusunu bilirim
gece olduğunda bir başkadır esen rüzgarı
rüzgar güneşi taşır
dizlerimin dibinde yanar sönmez ateşi
yerlerde ayaklarına dolanan taş toprak demeden
çocuklar top oynardı mahallenin en düz yerinde
Ahmet amcamın bedford'u var idi
Bir gaza bastı mı karşı köy duyar idi
Mustafa amcam sebze satar idi
Ağzımızın tadı, huzurumuz, ruh sağlığımız bozulmadan, iyi bir bayram geçirmemiz dileği ile, sevgiler, selamlar...
Sağlık, esenlik ve 2024'ü aratmayan bir yıl dilerim,
Sevgi, saygı, muhabbetle...
Gündemi ve "insanı" meşgul eden tüm kirliliğe, nefret ve ayrıştırma diline rağmen, "ağız tadıyla" iyi bayramlar dilerim...
Saygı, sevgi ve muhabbetle...
Mustafa Bay