Bir kadın tanıdım
Sesiyle kuşlara fısıldayan bir kadın
Gülüşüyle gökyüzünde güneşler açardı
Her yanda aydınlık
Bir rüzgar gibi eserdi
Bir kuş çiziver gökyüzüne sevgilim
Uzanamayacağım kadar uzakta olsun
Tutunamayacağım kadar isteyivereyim
Onu tutmak zorunda bırak beni
Ellerim kanatlarında gezsin yıllar boyu
Gözlerim onu aramak için kısılsın
Bir mavi gokyuzuydi ellerim
Büyüdükçe şafağın karanlığına döndü
Tutulduklarım kırıldi
Tuttuklarim parçalandı
Kapalı gökyüzü
Bir eskimiş bulutlar
Bir sana baktığımda
Bir de cebime baktığında görüyorum aynı şeyi
İkisinde de boşluktan fazlası var
Sende göremeyeceğim kadar güzellik
Cebimde kazanamayacağım yokluk
Her halükarda eksik
Tavanda
İnnenin bile giremeyeceği bir nokta
Ne zaman baksam seni görüyorum
O inne deliğinden
Benim deliliğimden
Senin gözbebeklerinin ta içini
Bir sevdiğim vardı zamanın yolculukları arasında
Resim yapardı
Böyle fırçanın sanki gözleri dolardı mutluluktan
Onu tutan eller ne güzel eller
Onu savuran eller ne güzel eller
Gitar da çalardı bir yandan
Bir soba iki kahve
Yeni patlamış kestane var üstünde bir kaç tane
Geçer mi kırk yıl kahvenin hatırı
Sohbeti biter mi uzun yolların
Kahrı geçer mi dertli yılların
Anlarmış insan keşkelere sığınınca
Bir zaman yaklaşıyor
Kara bürünmüş dağların en tepesinden
Güneşten hızlı rüzgardan keskin
Bir zaman yaklaşıyor
Kimse anlamıyor
Ölüm el pençe dizili zamanın zincirlerinde
Bugün düne göre daha çok eskittim seni
Yarın belki de hatırlamayacağım
Hiç bilemeyeceğim gözlerinin üstündeki karanlığı
Hiç hissetmeyeceğim gönlündeki yalnızlığı
Günden güne
Unutuyorum seni
Bazen aklıma bir lokma alıyorum
Yutmayı unutuyorum
Hele bir de uzaklara doğru dalıyorsam
O orada benimle hatta bizimle beraber yaşamaya devam ediyor
Öyle yani etkin bende çok büyük
Bu hep böyle mi sürecek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!