Okullar, sidik ve karbondioksit kokusunun en resmi hali
Bir sürü yeni acılar, kumdan kale fetihlerinin çığırtkanı tüm karneler
Tost makinemiz yok diye haykırırdı
Beslenme çantasındaki ekmek arsı patatesler
Söyledik kaç kere kim bilir kaçımız doktor olacaktık
Okul şarkılarına muhtacım
Orada bir köy vardı uzakta
Gidip görmek istiyorum
Başaklar ağustos güneşinde yanmakta hani
Rüzgar da olmasa tutuşacak neredeyse bozkırlar
Bir avuç dolusu deniz var hatıralarımda
Ruhumda yazlık sinemaların yıllanmış küf kokusu
İliklerime kadar mısra yüklüyüm yine
Ne kağıdım var yanımda ne de kalemim
Yine ölü doğacak tüm şiirlerim
Ruhumda yazlık sinemaların yıllanmış küf kokusu
İliklerime kadar mısra yüklüyüm yine
Ne kağıdım var yanımda ne de kalemim
Yine ölü doğacak tüm şiirlerim
Hissediyor insan
Birileri kavuşmakta
Birileriyse, şimdi başkası olanlarla vedalaşmakta
Bir otogar yalnızlığı çöktü yüreğime
Hislerimin oradan oraya gezinen kalabalıklığı altında
Soğuk kokar pardösüm
Biraz da kir
Üzerinde ölüm fermanı yazılı
Küçük bir kağıt makinelerin kollarında yıkanırken
Can verebilir yazmakta
Soğuk kokar pardösüm
Kocaman bir ahmaklıktır ölümü öylesine de olsa
Giydirmek sevdiğine
İnsan başka ne için yaşar
Kaşar peynirinin bile hileli olduğu bir yerde...
Sevgi diyorduk azizim
Ağaçlara, yağmura, taşa değmiş
Üzerime yapışmış rüzgar kokusu
Ceketimin eskimiş yerlerinden girer,
Bir derviş selamı kadar ciddi ve fani
Tenden tene dolaşır rüzgar kokusu
Herkeste salamura bir şair hüznü
Kafiye telaşıyla katledildi en güzel kadınlar
Güçlü bir kadın gibi ağlayabilmeli bazen
Sabah olurken sataşmakta hatıralar
Hatıralar ahh en güzel öğünü düşlerimin
Saçlarında takılı kaldı ilki ve sonu baharın
Biri çiçekle müjdeler meyvelere gebe olduğunu
Biri ne güzel vedadır yapraklarına ağaçların
Banaysa zemheri geceler ve kavurucu öğleden sonraları...



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!