Adam boyu gerçekler var,
Bir adım daha atsan yalana dair
Boğulacak bütün riyakarlığın
Entelektüel züppeliğiyle içilmekte
İkince perde öncesi kültür merkezi önü sigarası,
Aldanışlar var
Bile bile düşlere dalışlar
Aldatışlar, aldanmışlıkların açtığı yaralara
Merhem niyetine basılmışlar
Bir açlıktır bazen sevgi
İnsan bile bile
Terk ettiklerin, terkedilişlerin vardır bir yerlerde
Yetim bıraktığın sevdalar
Öksüz kalmış sevdaların gelir hatrına
Çünkü her erkek babası her kadınsa annesidir sevdasının
michael colins'i öldüren kurşun
her devrim önce kendi evladını yer
der gibi kanatlandı hedefine,
soğuktu ellerin
bu sıcak şubat akşamı
sen de haklısın mevsimler bile kahpe
Dört nala koşan atlar gibi
Peşine düşerken düşlerinin
Düştüğün her çukurda
Boş yere kursağında bıraktığın
heveslerinin hatrı vardır,
Hep ufuk arkasında sevinçler
Mısralar iki kere alabora
Sancak tarafında anıların açtığı yaralar var
Yamamaya mecalim yok
İçeri sözde ilaç acı zamanlar dolmakta
Yalnızlığa demir atacak vakit dahi yok
İlkokul öğlen arası
Patates kızartması yine yağı iliğine kadar çekmiş
Aklıma gelir son günlerinde
Müteahhitlerin arsız ziyaretlerine inat
Penceresini sabunla silen yaşlı kadınlar
Bir martının kanadına taktım mısralarımı
Denize uğurladım
Nakaratsız sevdalar yaşadım ben
Belki de en güzeli köşe başlarında merhabalaşmaktı seninle
Bir martının kanadına taktım mısralarımı
Denize uğurladım
Bir yelek diksem sana
Sol cebinde mavi küçük taşlardan umutlar
Bir yelek diksem sana
Sağ cebinde iyikilerin sarı boncuklar
Bir yelek diksem sana Akdeniz’in mavi teninden
Acıtılmadan alınmış bir parçasından ki elem tenine değmesin sayın bayan
Sen eski aşklarını anlatırken 
Ağzım izmarit mezarlığına dönerdi
Her derinden nefes alışımda
Bir kere daha okuyordum canına
Kahverengi ciğerlerimin,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!