Yine efkârın demini buluyor yüreğim,
Yine paramparça ellerim...
Koşamıyorum bu yorgun ayaklarla sevdanın peşinden.
Gözlerimde solgun anılar,
Dilimde ucu yanık şarkılar...
Nereye baksam, senden bir iz, bir anı.
Ben sevmiştim seni,
İstemiştim seninle dolu günleri.
Aşk bilmiştim seni,
Sen ise hiç bilmedin kıymetimi.
Bilme… bilme sevgili, bilme,
Ben yanarken sen bilme!
Sustum.
Sustukça büyüdü içimde fırtına.
Artık kelimeler değil, bakışlar yaralı.
Ve ben... gülüşümü bile gömdüm mezara.
Yokluğunun adını kazıdım dilsiz duvarlara.
Şimdi tavan bile bakamıyor kan çanağı gözlerime.
Sen bana kör oldun,
Ben sana kördüğüm.
Sen giderken ben parçalandım,
Ben giderken sen sadece boşluğu izledin.
Yanlış zamanda, yanlış yazılmış bir kaderin iki figüranıydık.
Hepsi bu.
Ranzamın paslı, kirli yüzünden yazıyorum,
İçimdeki çocuk ölmek üzere.
Nefes almak değilmiş yaşamak,
Bunu öğrendiğim günden beri
Zaten yaşamıyorum ki.
Gökyüzünde parlayan yıldızlar kadar uzak olsan da,
Kalbimdeki özlem sana her an yakın.
Duygu dolu şiirler yazmak istiyorum sana
Aşkla yoğrulmuş, özlemle örülmüş bir sevda hikayesi bizimkisi
Bir gülüşüne şehirler kuruyorum
Gözlerinin engin denizlerinde kayboluyorum.
Şimdi ucu küflü bir mazinin
Geçmeyen yanlarından yazıyorum.
Bir yaranın kabuğuna isyanı bu;
Şiir değil, sen yine de oku ve geç.
Beni sevmeyen yanlarının isyanıyla
Bazen bugulanicak gözlerin sessizce ağlayacaksın
Soranlar olacak yine agliyormusun
Ilk yalanına dolanacak dilin hayir gözüme bir şey kaçtı
Heryerde ondan bir iz bir anı
Vuracak yüzüne
İçimde ucu açık binlerce sözcük
Hepsi dökülmeyi bekliyor dilimden
Bir açılsa dilimin pervazi çok canlar yanacakta
Neyse deyip geçiyorum
Bazen düşünüyorum degermisin
Ben de çocuğum
Benim de oynamak,
İp atlamak,
Uçurtma uçurmak hakkım.
Neden gözlerim yaşlı,
Neden yüreğim yaralı?
Hayranınım deniz hanım
Siz İzmirlisiniz galiba. Ben de Aydınlıyım, hemşeri sayılırız. Birbirimizi takip etmeye yorumlamaya ne dersiniz?
Dost selamlar.