Kanadı kırık kuş gibi merhamet bekleme
Ayağı kırık at gibi vururlar seni
Her seviyorum diyene meyletme
İlk kavgada bırakıp giderler seni
Öğren kuyumcuyla sarraf arasındaki o koca kıldanda ince çizgiyi
Gönlünü verme bir kuyumcuya günü gelip bozdurup satar seni
Bu gece yokluğunu koydum önüme meze misali,
Her yudumda içtim seni,
Damla damla akıttım gözlerimi.
Ağladı yazdığım şiirler,
Ağladı yer, gök.
UNUTMAK KAÇ HARFTİ
Sen gittin ya ben hiç itiraf etmedim kendime bile
Yokluğun bende kaç harfti
Sustum
Ağladım
UNUTMAK YEDİ HARF DEĞİLMİŞ
Henüz fiyongu açılmamış
Özlemlerim vardı benim
Yastık altı kanayan yaralarıma inat
Sert rüzgarlar da savrulmasaydı saçlarım
Şimdi her şeyin başladığı yerden bittiği yere doğru savruluyorum.
Her şey o kadar sıradan ki;
Falcı teyze,
Kapıdaki kedi,
Yoldaki dilenci,
Her sabah okulun kapısını açan hademe.
Kelimeler buz tutuyor dudaklarımda
Içimde gardını almis bir savaşcı
Ne yana baksam senler saçılmış
Ben ise kayıp yitirilmisim
Guluslerim palyaçonun dudaklarında asılı kalmış
Neden soğuksun bana,
Neden uzaksın?
Üvey bakışların yakarken dilimi, dudağımı,
Neden yasaksın bana, neden?
Oysa sadece sevmek istemiştim,
Bir kitapta okumuştum...
Herkes gidermiş.
Gitmeyen tek varlık...
Anneymiş.
O halde neden
Ben çok değişmedim ki, herkes ısrarla değiştin derken. Ben sadece uyandım.
Hani yıllarca uyumuşum da uyanmayı unutmuş gibi uyandım.
Aynalardaki yüzümden utandım, gözlerimdeki yaşları sayamadım.
Ben değişmedim ki, değiştirdiler usta.
Şimdi içimi dökmek, döke saça ağlamak istiyorum, haykırmak istiyorum gecenin en zifiri siyahına.
K: A bu o değil mi
Aman Allah’ım inanmıyorum
Beni görmese bari
E: Merhaba bu ne tesadüf
K: Merhaba
E: Hiç değişmemişsin yıllar senden hiç bir şey götürmemiş
Hayranınım deniz hanım
Siz İzmirlisiniz galiba. Ben de Aydınlıyım, hemşeri sayılırız. Birbirimizi takip etmeye yorumlamaya ne dersiniz?
Dost selamlar.