Biz hep kanadı kırık kuşları sevdik
sevgimizle aşkımızla iyileştirdik
sonra uçup gittiler
el sallamak düştü payımıza
şimdi uzaktan izlemek acıtıyor gözlerimi
Ben Orhan Veli değilim,
Mizahi üslupla anlatamam seni,
İstanbul'un sokaklarında kaybolsam bile,
Bir şiirde adını geçiremem.
Nazım Hikmet de değilim,
Ne islandigim ilk yağmursun nede son
Sen kalbime gelip mola veren bir serçesin yorgun bitkin ve kimsesiz
Tıpkı yokluğunda ben gibi
Şimdi yokluğunun ayazında buz tutan ellerimi ısıtmaya çalisiyorum
Bir bir koparıyorum saçlarımdaki sen beyazlarını
KANGREN SEVDAM
İçimde ucu açık sözcükler
Kelimesiz şiirler
Ellerim bana yabancı
Dillerim suskun
Bak yine ben geldim sevgili
Ellerimde kasımpatılar ile
Sen hep bana kasımpatı çiçeği alırdın
Yine alsana
Alamazsın değil mi
Doğruya
Dün gece bir rüya gördüm
Kan ter içinde uyandım
Yüreğimden karıncalar sevgini götürüyorlardı
Her yer kan içindeydi
Zorlukla nefes alıyordum çok korktum
Uyandım fırladım yatağımdan
Seninle ben,
Biz olmayı beceremeyen iki aptal aşık.
Ne zaman sen gelsen yanıma ben kaçtım ,
Ne zaman ben gelsem yanına sen hep mesguldun,
Gece ile gündüz gibiydik.
Sen varken ben yoktum,
Eski bir melodiyim, dudaklarda unutulmaya yüz tutmuş.
Aynalarla konuşuyorum;
boşlukta asılı duran zaman avuçlarımdan kayıyor.
Tuzla buz oluyor mazi,
küller içinde büyüyen çiçeğin kokusu burnumda,
koynumda siyahi acılar...
Geçmişin dikenli yollarında, bir ayakkabı olmak da varmış kaderimde.
Sereserpe gittiğim yollar, şahitlik etse de kaçınılmaz sona,
Seni yazıyorum her kilometre taşına;
Hasreti kolundan,
Özlemi alnının tam ortasından vurarak yaşıyorum.
Dilimin dudağımı kanattığı anlardayım.
Susuyorum.
Sustukça büyüyor içimdeki cehennem.
Bu cendereden çıkamıyorum.
Yusuf’un atıldığı kuyu kadar dipsizim.
Acının başladığı yeri arıyorum.
Hayranınım deniz hanım
Siz İzmirlisiniz galiba. Ben de Aydınlıyım, hemşeri sayılırız. Birbirimizi takip etmeye yorumlamaya ne dersiniz?
Dost selamlar.