Bir sis perdesinin ardında gizli gerçeğim,
Soluk benizli, pos bıyıklı bir adam.
İçimde bir şeyler eksik biraz,
Eski defterleri açıyorum yine,
Az önceden daha acı,
Dünden daha yaz.
Ağırlığınca yalnızlık taktı boynuma,
Beş çeşit acı vardı önümde;
Ayrılık, kalp yarası, hayâl kırıklığı, gecenin karanlığı, gidişler..
Beşi bir yerde yaptı, taktı boynuma..
Cem Kamalı
Sonrasını biliyorsun zaten. Sen hiç yaşamadın ama, görmüşsündür. Ben acının membaından çıkıp gelmiştim sana..
Cem Kamalı
Büyük geliyor dünya bana,
Bu dünya içinde ben,
Kemikten bir ağaç gibiyim.
Bedenime et giydirilmiş, taze,
Kanla sulanmışım, kederliyim.
İşim derdimi yazmak benim,
Zaman diliyorum,
İyi olmak için biraz daha zaman.
Gözyaşlarımı bileliyorum, yorgunum,
Ertesi yok bu günün,
Eski bir defter arasından çıktım, solgunum.
Birer öğeydik seninle, hayatın içinde.
Aşk, hep özneydi ve sen tamamlardın bizi.
Bense eylemi oluşturur, hep sana koşardım, ölürcesine,
Bazen zarf olurdum sana ve aşka yollardım ikimizi..
Biz, birer öğeydik seninle, hayatın içinde,
Bir gün gidersen, arkanda koca bir yürek, hep seni bekleyecek unutma.
Solgun bakışlar, asık bir surat.
Yorgun bir kalp ağlayacak ardından.
Hani demiştim ya gözlerine bakıp,
‘Korkmasam seni sevmekten’ diye.
Tam da alışmışken korkularıma, bastırmışken içimde.
Bir hicaz makamında efkarımla efkarlanırken buldum birden kendimi,
Başımı kaldırdım, ortalıkta hiç kimseler yoktu,
Etrafı seyrettim öylece,
Kendimce uydurduğum bir melodinin ıslığı takılmıştı dilime.
Karanlığa doğru gidiyordu bakışlarım,
Yalnızdım.
Çok şeye mi değersin, yoksa hiçbir şeye değmez misin, bilmiyorum.
Doğrusunu hep sen bilirdin,
Bense artık hiçbir şeyi bilmek istemiyorum.
Yine de hayatı yaşayan sendin.
Bitsin artık, ister kalırsın, ister gidersin!
Ayrıldığımızı kimseye söyleme, bana bile,
En son hatırladığım gibi kalalım.
Görüşmeyelim, aramayalım birbirimizi ama,
Hiç ayrılmamış gibi yapalım.
Ara sıra aklına geleyim yeter,
Unutmadığını bilmek, inan her şeye bedel.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!