Onyedi agustos dokuzyüsdoksandokuz
sıfır üç. sıfıikiyi gösreriyordu saat
gecenin gec bir vakti idi
önce bir ugultu başladı
ardından alabildiğine bir gürültü
yankılandı gecenin sessizliğinde
(ölümlerinin otuzbeşinci yıkında devrim şehitlerini deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inanı saygıyla anıyorum)
üç fidandılar onlar
Mazgaldan içeri akan güneş
Vururken ışınlarını gözüme
Kırçıllanıyor göz kapaklarım
Yine yeni bir gün başlıyor
Soğuk duvarlar içinde yalnızlığım
Demir parmaklıklar ardında hasretliğim
yüreğin, coşkun bir ırmak gibi
yüreğin, içinde deli fırtına
yüreğin, alev gibi fışkırıyor
yüreğin, deli mavi
dayan gülüm
Geçici bir ayrılık benimkisi
geçici bir ayrılık benimkisi
hazan vurunca yapraklarıma
kırıldı dallarım omuz başlarından
bir yanımda beyaz önlüklü melekler
Celil imiş duydum adı
Hayatıdır mülakatı
Arkadaşlık dostluk yadı
Gör muhabbet kuşu gibi.
Radyolarda konuşuyor
verimli tarlasında gözbebeklerinin
iri-kıyım acılarını atıyorum omuz başlarımdan
dur diyemiyorum sevgi rüzgarına
ve lunaparklardaki yapay kahkahaya
ağulu gecelerde yorgun bakışlarla
bakıyorum gecenin sessizliğine
bakın dostlar
bakın bu güne
sevmeli mi sövmeli mi
çirkinler olmazsa güzel sevilir mi
gül olmazsa dikene katlanılır mı
insan anlar insanın dilinden
Sevgili dostuma sevgilerimle
nergis çiçeği
nasıl düşünürüm sensiz bir gülü
akşam serinliğinin mor sokaklarında
mavi ve beyaın ortakışını en iyi yaşayan şair...